Yerli Uçak Projesinin Motoru Için Bize Verilecek Her Türlü Göreve Haziriz
Ülkemizde savunma ve havacılık alanında önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem yaşanıyor. Bu gelişmelerde önemli roller üstlenen TEI, geleceğe emin adımlarla ilerliyor. Sektörün geldiği nokta ve bu noktada TEI’nin yeri ile ilgili görüşlerini aldığımız TEI Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut F. AKŞİT, sorularımızı yanıtladı.
Türk Savunma ve Havacılık Sanayii’ndeki son dönem gelişmeler ve bu doğrultuda TEI’nin yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?
Ülkemizde savunma ve havacılık sanayiine baktığımızda diğerlerine göre daha genç bir sektör olduğunu görüyoruz. 80’lerde ortak girişimler ile başladığımız bu yolda 2000’li yıllar ile birlikte kendi ürünlerini tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke konumuna geldiğimizi haklı bir gururla ifade etmek isterim. Bugün Türk Savunma Sanayii nitelikli insane kaynağı, araştırma enstitüleri, Ar-Ge laboratuarları, KOBİ’leri ve dünya çapında büyük firmaları ile kendi uydusunu, insansız hava aracını, tankını, eğitim uçağını, helikopterini, piyade tüfeğini, muharebe gemisini, zırhlı paletli aracını, füze ve roket sistemlerini üreten, simülasyon, yazılım geliştiren, A400M gibi dünya çapında projelere ortak olan, uydu üretim ve test merkezini inşa eden, uydu fırlatma üssü inşa çalışmalarına başlayan, muharip savaş uçağı ve özgün helikopter projelerini başlatan bir sektör haline geldi. Yaşadığımız gelişmeleri sadece üretim açısından değerlendirmemek gerektiği kanaatindeyim. Sektörde yaşanan büyümenin bir diğer nedeni de Türk sivil havacılığının erişmiş olduğu filo ve uçuş ağı noktalarıdır. Bu çapta organizasyonları başarıyla gerçekleştiren, ödüller alan bir sivil havacılık sektöründen bahsedebiliyor olmak hepimiz için gurur kaynağıdır.
TEI olarak imalat alanında gökyüzündeki her iki uçaktan birinin TEI’de üretilen parçalarla uçmasını sağlayarak büyük bir başarıya imza attık. Buna ek olarak kullanıcılar tarafından en çok tercih edilen yeni nesil uçak motoru olan LEAP motorunda GE Aviation’ın en büyük tedarikçisi olduk. Tasarım mühendisliği alanında ise ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda, kısa ve orta vadeli havacılık motorları ihtiyacı üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki teknoloji eşiği olan özgün jet motoru teknolojisini geliştirmek amacı ile farklı ihtiyaçlara cevap verebilecek “çekirdek motor” tasarımı çalışmalarımıza hız vermiş durumdayız. Sadece kendi tasarım ve imalat teknolojilerimizi geliştirmekle kalmayıp, Eskişehir’de ve Türkiye genelinde yan sanayi geliştirme faaliyetlerimize de devam etmekteyiz.
Ülkemiz açısından büyük öneme sahip yerli uçak projesinin hayata geçmesi için çalışmalar yürütülürken, bu süreçte TEI’nin konumunu aktarır mısınız?
Sizin de belirttiğiniz gibi savunma sanayiinde ülkemizin en büyük önceliklerinden biri olan yerli uçak projesinin motoru için bize verilecek her türlü göreve hazırız. Ayrıca en az bu proje kadar önemli olan milli özgün helikopter projemiz kapsamında özgün motor geliştirilmesi çalışmalarına başladık.
Amacımız motor parça ve modül imalatında elde ettiğimiz başarıları özgün motor tasarım ve teknoloji geliştirme konularında da tekrarlayarak ülkemizi havacılık alanında dünyanın en önde gelen ülkeleri arasına sokmak. 2014 ve 2015 yıllarında havacılık alanında üst üste iki kez kazandığımız Ar-Ge Merkezi 1.’lik ödülü bu göreve hazır olduğumuzun ispatı niteliğindedir.
Savunma sanayiimizin Ortadoğu’da ki fuarlarda etkin olduğu belirtiliyor. Bu çerçevede yapılan savunma sanayii fuarlarını TEI açısından değerlendirirmisiniz?
TEI’nin ana faaliyet alanından biri olan motor bakım onarım ve revizyonu kapsamında Bahreyn ve Suudi Arabistan Krallıkları ile askeri F110 motorlarına yönelik hâlihazırda devam eden bir iş ilişkimiz var. Bu alandaki müşteri ve proje portföyümüzü genişletmek hedeflerimizden biri. Bu sebeple Körfez Bölgesi’nin en büyük fuarı olan Dubai Airshow’a bizim için ömenli bir etkinlik. Dubai Airshow’da gerçekleştirdiğimiz katılımlarla bölge ülkeleri ile olan ticari ilişkilerimizi geliştirmeyi planlıyoruz.
Havacılık alanında müsteşarlık üniversitelerimizi de devreye sokarak bu alandaki gelişmeleri daha da derinleştirmek istemekte. Üniversiteden gelen bir hocamız olarak havacılık alanında üniversite-sanayii iş birliğinin önemini aktarır mısınız?
TEI olarak özgün tasarıma sahip yerli motor hedefine yönelik çalışmalarımızı planlı bir şekilde sürdürmekteyiz. Bu çalışmalar için üniversite-sanayii işbirliği çokönemli. Bu sebeple üniversite-sanayii işbirliğini her alanda destekleyerek, ülkemizde konusunda uzman akademisyenlerimizle çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
İki senedir üst üste en iyi Ar-Ge Merkezi seçilmemizin sebepleri arasında entegre ve çok disiplinli yetkin mühendislik kadromuzla film soğutma, lazer yığma, 3 Boyutlu katmanlı imalat, tek kristal hassas döküm ve turboşaft motor konfigürasyon tasarımı gibi teknolojinin uç noktalarında ve ülkemizin değişik üniversitelerinden konusunda uzman danışman hocalarımızla beraber çalışmamızı gösterebilirim.
Geçen sayımızda röportaj yaptığımız Sn. Muharrem Dörtkaşlı, savunma sanayii ihracatında en ömenli yükünü TUSAŞ-TEI olarak üstlendiklerini belirttiler. Bu noktada TEI olarak ihracatta hedeflerinizi ve yapılan çalışmaları aktarır mısınız?
Savunma ve Havacılık sektörü 2014 yılında 1 milyar 600 milyon doların üzerinde gerçekleştirdiği ihracat toplamı ile 2013 yılına göre yüzde 18.7’lik artış sağladı. Böylece oransal olarak ihracatını en çok artıran sektörlerden biri oldu. Biz de 2013 ve 2014 yıllarında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından verilen Savunma ve Havacılık Sanayii ihracat ikincisi ödülünü alarak ülkemizin ihracat alanında en çok büyüyen sektörlerinden birinin en önemli aktörlerinden birisi olduğumuzu ispatladık. Kuruluşumuzun 30’uncu yılı olan 2015 yılı için belirlediğimiz 300 milyon dolarlık satış hedefiyle, Türkiye’nin belirlediği vizyona katma değer sağlamaya devam edeceğiz. Bugün sivil havacılık alanında gökyüzündeki her iki uçaktan birinde TEI’de üretilen parçalar bulunuyor. Bu veri bile, TEI’nin dünya çapında havacılık sektöründe sahip olduğu yeri ifade etmeye yetiyor sanırım. Ancak bu başarı ile de yetinmeyip görev ve sorumluluklarımızın bilincinde olarak çalışmalarımıza sürdürüyoruz.
Son sayımızda savunma sanayiinin geleceğinde Teknoloji ağırlıklı olacağı yönünde bir makale yayınladık. Bu makalede İnsansız Hava Araçları’nın (İHA) bundan sonraki süreçte daha fazla tercih edileceği belirtiliyor. Bu noktada TEI olarak yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?
İnsansız Hava Araçları’nın sektörümüzün geleceğinde ömenli rol oynayacağının bilinciyle uzun yıllardır İHA motorları geliştirmeleri projelerine devam ediyoruz. TUSAŞ tarafından üretilen İHA platformlarına güç vermek üzere geliştirdiğimiz motorlardan birisi, 42 şaft beygir gücüne sahip TP38 turboprop motoru diğeri ise 40 lbf itkiye sahip TJ35 turbojet motorudur. 2011 yılında başladığımız, yine TUSAŞ’ın ürettiği yüksek hızlı Şimşek hedef uçağına güç vermesi planlanan TJ90 Turbojet Motoru Geliştirme Projesi’nde ise projenin son fazı olan kalifikasyon sürecindeyiz. Son dönemlerde turbojet ve turboprop motor çalışmalarımızı, pistonlu motorları da kapsayacak şekilde genişlettik. İlk olarak TUSAŞ’ın ANKA platformunun Motor Modifikasyon Projesi ile başladık. Bu proje bizim pistonlu havacılık motorları alanında kabiliyet kazanma projemiz oldu. Ortaya çıkan ürün ANKA’nın irtifa ile ilgili ihtiyaçlarını fazlası ile karşılar nitelikte. Bu projeyi takiben TUSAŞ ile ANKA-S platformunun motor ihtiyacına, motor modifikasyonu yolu ile kısa sürede çözüm sağlamak amaçlı bir proje daha başlattık. Bu projede kalifikasyon sürecindeyiz.
Çalışmakta olduğumuz bir diğer proje de, Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) ile 2013 yılı başında imzaladığımız sözleşme kapsamında yürüttüğümüz ANKA için özgün bir pistonlu motor geliştirme projesidir. Şuanda detay tasarım aşamasında olmakla birlikte temin süresi uzun ve kritikolan motor bloğu gibi komponentlerin prototip üretim süreçleri başlatılmıştır. Proje sonunda ortaya çıkacak olan motor mevcut ANKA motoruna göre birçok artı değere sahip. Daha fazla güç, daha yüksek kritik irtifa, daha düşük yakıt tüketimi değerleri hedefleniyor. Motorumuz mevcut motordan farklı olarak 170hp güç üretecek ve bu gücü 20000 ftirtifaya kadar eksiltmeden koruyacak. Bu irtifa gücü ANKA’nın rakiplerinden daha üstün bir irtifa kabiliyetine sahip olmasını sağlayacak bir değer. Ayrıca motor tamamen TUSAŞ ile koordineli olarak ANKA’nın ihtiyaçları doğrultusunda geliştirildiği için birçok detayda uçak ile daha uyumlu bir motor olacak. Motor tasarımını ANKA’nın bugünkü ihtiyaçlarının ötesine de cevap verecek ve bu motorun ileri de 210hp güç üreten bir versiyonunun da yapılabilmesi için motorun temel komponentlerinin tasarımını da bunu destekleyecek şekilde gerçekleştiriyoruz. Proje sonunda ortaya çıkacak olan ürün sadece ANKA’nın motor konusunda yurt dışı kritik bağımlılığını çözmekle kalmayacak, TUSAŞ dışında farklı yurt dışı müşterilere de motor ihracatı yapmamıza imkan sağlayacak.