Yüksek sermayeli girişimcileri madencilik alanına yönlendirmeliyiz
Kınık- İzmir bölgesinde Soma kömür havzasında kömür madeninin işletilmesi için Fiba Holding ve Polat Madencilik güç birliğine gitti. 2019 yılı içerisinde üretim çalışmalarına başlayacak olan Polyakenyez firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Polat, ülkemizde madencilik sektöründe yaşanan gelişmeler ve yapılacak yatırım ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Madencilik sektörünün geldiği nokta ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Sektörde uzun bir geçmişimiz bulunuyor. Geçmişte çok sıkıntılı zorlu dönemleri yaşadık. Maalesef kömür madenciliğinde yaşanan kazalar sonrasında, bu alanda daha zor süreçleri yaşadık. Bizler sorgulandık, herkes kendini sorgulamaya başladı, birçok arkadaşımız sektörden kopma noktasına kadar geldi. Böyle sorunların yaşandığı bir dönemde bize sadece kömür madenciliği ile uğraşan bir dernek kurulması istendi. Bizde Enerji Bakanlığı ile görüşerek KÖMÜRDER adı altında derneğimizi kurduk ve ben ilk kurucu başkanlığını yürüttüm. Geçen aylarda da görevi yeni arkadaşlara devrettim. Yeni arkadaşlarında sektöre önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Derneği kurduğumuz dönemde kömür madencilerimizle Enerji Bakanlığı arasında bir köprü olmaya çalıştık. Bu dönemde bakanlığında bize karşı olumlu ve yapıcı çalışmalarını gördüğümüzü belirtmek isterim. Sayın Berat Albayrak döneminde kömür madenciliğinin farkındalığı daha çok ortaya çıktı. O dönemde kömürün vazgeçilmez bir kaynak olduğu ve kömür farkındalığını ön plana çıkarmaya çalıştık ve bu konuda da başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. Bu çalışmaları yaparken de Enerji Bakanlığı’nın sürekli desteğini gördük. Teşvikler verildi, moral verildi ve bakanlık bizlerin yanında olduğunu gösterdi. Bakanlığın bu tavrı verilen tüm ekonomik teşviklerden daha önemliydi.
Madencilik sektörünü daha ileriye gitmesi için nelerin olması gerekiyor?
En güzel maden olsa, en güzel madenci olsa bile yasalar ve teşvikler olmadan bu sektör gelişemez. Bazı alanlardaki maden işletmeciliğinde Türkiye çok iyi bir noktaya ulaştı. Fakat bazı alınlarda da istenilen seviyede değiliz. Burada yatırım yapacak madenciler konusunda sıkıntılarımız var. Yüksek sermayeli girişimcileri madencilik alanına yönlendiremediğimiz sürece bu sektörü geliştiremeyiz. Madencilik sektörünü geliştirmek için sermayeli girişimcileri bu alana yönlendirmemiz gerekiyor. Bunun için de yasaların ve teşviklerin çok iyi hazırlanması gerekiyor. Çünkü sermaye ürkek davranır. Nerede daha yüksek kar var ise oraya yönelir. Madencilik ise riskli bir iştir. Hem riski göze alıp hem de yeterli kar oranı oluşmazsa bu sektöre yatırım çekemeyiz. Böyle olunca da bu sektöre sadece idealist, sermayesi olmayan ama madenciliği bilen kişileri çekmiş oluruz. Bu arkadaşlarla da sektörü geliştiremeyiz. Burada önemli olan bu arkadaşlarla sermaye sahiplerini birleştirmektir. Bu yolla sektöre sermayeyi çekmemiz gerekiyor.
Siz de yakın bir zamanda Sayın Hüsnü Özyeğin’i sektöre çekmeyi başardınız. Bu açıdan Polat Kömür iyi bir örnek olarak değerlendirebilir miyiz?
Tabii. 40 yıldır madencilik sektöründe hizmet vermekteyiz. Soma’da bir değer ortaya koyduk. Sonunda da Özyeğin ailesiyle bir ortaklık yaptık. Bu ortaklık sonunda güzel bir sinerji oluştu. Şuanda madencilik yatırımımızı tamamladık. Birkaç ay içinde üretime başlamış olacağız. Bir iki yıl içinde de santral yatırımı yapmayı planlıyoruz. Bu projede öncelikle maden çıkarma işlemlerimizi tamamlamak istiyoruz. Türkiye’nin en büyük, en derin ocağını işleyeceğiz. Buna rağmen en teknolojik işlemlerle hareket ediyoruz. Dünyada kömür madenciliğine örnek teşkil edecek bir yatırım yapıyoruz. Bu konuda iddialıyız. İnsan yoğun değil, makine yoğun çalışmalarımız olacaktır.
Madencilikte teknolojiyi kullanıyoruz fakat çalışanların bu sisteme uygun olmadığı belirtiliyor. Daha önceki kazalarda da firmalar teknoloji yatırımını yaptılar fakat çalışanlar o teknolojiyi kullanamadılar.
Maden yatırımcılarının hiçbiri kötü niyetli değildir. İnsanlar bütçe ayırarak, yatırım yaparak bir bölgede insanların hayatlarıyla oynamak istemez. Madencilere bu gözle bakıldığında üzülüyoruz. Sermayemizi koyuyoruz, yatırımlarımızı yapıyoruz, sahada bire bir bulunuyoruz buna rağmen madende bir kişi öldüğünde bütün ülke ayağa kalkıyor. Oysa trafikte her gün insanlar ölüyor, inşaat çalışmalarında her gün insanlar ölüyor. Bunlar gündeme gelmiyor. Madencilikte ise bir kaza olduğunda hemen iş veren yargılanıyor, yasalarda her zaman işçilerin haklarını ön planda tutuyor. Oysa bunların da sorgulanması gerekiyor. Böyle olunca sermaye sektörden kaçıyor. Bir yatırımcı kendi sermayesini koyuyor, yurt dışından kredi çekiyor, yatırım yapıyor, sonunda ben hapis cezası alır mıyım, diye korkuyor. Böyle olursa kimse yatırım yapmaz. Türkiye’de bazı alınlarda çok ağır cezalar var. Ben ağır cezalar olmasın demiyorum. Ama sermaye koyan kişileri tekrar değerlendirin diyorum. Bugün uluslararası bir firma Türkiye’de maden sektörüne yatırım yapsa olası bir kazada kimi bulacaksınız. Örneğin Coca Cola firması bir maden işletti. Sorun olduğunda kimi bulacaksınız. Burada yatırımcı yerli diye bütün suçu onda bulamazsınız. Bu nedenle sürekli söylüyorum. Bu işin üç tane ayağı var. Biri maden, arama yapıyorsunuz var ise çıkaracaksınız. İkincisi madencidir. Burada da iki tür madenci vardır, biri sermaye sahibi diğeri de dağlarda gezen idealist insanlar. Üçüncüsü de devlettir. Devlette kanunlarla güven vermelidir. En önemlisi ruhsat güvencesi vermelidir. Sınırlı sorumlulukları tanımlamanız gerekiyor. Eğer bunlar yapılırsa madencilik sektörü bir üst lige çıkmış olur.
Son yapılan değişiklik sektörü hareketlendirecek düzeyde mi?
Birçok olumlu yanları bulunuyor. Bir de Türkiye’de maden yasasına her yıl bir ek düzenleme yapıldı. Yamalı bir bohça gibi oldu. Bu işin en baştan yapılması gerekiyor. Bu çok zor ve uzun bir süreçtir. Son yapılan değişimde de iyi yönler oldu. Burada da eksiklikler yok mu, elbette bulunuyor. Bu eksikliklerde zamanla uygulama aşamasında görülerek tamamlanacaktır. Burada önemli olan iradedir. Sektöre fayda sağlama iradesini bizler önemsiyoruz. Burada sonuna kadar o iradeyi görüyoruz. Yıllardır bu ülkede madencilik bakanlığının kurulmasını istedik. Şuanda Cumhurbaşkanı Hükümet Sisteminde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında bir Bakan Yardımcısı sadece maden sektörüyle ilgileniyor. Bu durum bizi mutlu ediyor. Çünkü sabah uyandığında benim işim Türkiye’deki maden sektörü diyen biri var. Bunun altında da bir yapılanma bulunuyor. Bu durum da bizi mutlu ediyor. Ayrıca Mithat Bey çok iyi çalışıyor. Söylediğim gibi eksiklikler olacak. Ama Mithat Beyin düzeltme iradesinin olduğunu da biliyorum. Önemli olan da budur. Bize düşen görevde bu çalışmaya destek olmamızdır. Madencilik sektörünü herkesin önemsemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizim sattığımız ürünlerin tüm girdi kalemi Türkiye’dir. Bir yurt dışına bir satış yapıyorsak o bütçenin tamamı bu ülkeye geliyor. Bu açıdan başka bir üründe 3 Dolara sattığınız bir üründense, 1 Dolarlık maden gelirinin daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu bilinçle hareket etmemiz gerekiyor.
Şuanda ithal kömür yerine yerli kömür tercihi var fakat kalori miktarı tartışılıyor.
Bizim gibi daha derinden ve daha kaliteli kömürleri çıkardığınızda bire bir ithal kömürle aynı enerjiyi alabiliyorsunuz. Yani derinden siz bir ton yerli kömür çıkardığınızda yurt dışından bir ton ithal ürün getirmeyeceksiniz. Türkiye’de yüksek kalorili kömürler bulunuyor, fakat bu yatırımlar bugüne kadar yapılmadı. Hep kolay madencilik yaptık. Yatırımı az dönüşü az madencilik yapıldı. Biz ise yatırımı çok dönüşü de çok bir madencilik yapacağız. 1100 metre derinden kömür çıkarmış olacağız. Şuanda bu sistemi oluşturmak için Avusturya, Çin ve Alman’dan destekler alıyoruz. Şuanda maden yatırımıyla ilgili gerekli teşvikleri aldık fakat enerji yatırımı için teşvik alamadık. Zaman içinde alacağımızı düşünüyorum. Maden yatırımı için tamamen öz kaynakla yatırım yaptık. Hüsnü Bey yatırımcı oldu. Fakat santral yatırımı için kredi almamız gerekiyor, onun için de alım garantisi ve teşvik bekliyoruz. Burada da devlet garantisini net bir şekilde istiyoruz, muğlak değil. Ben şu kadar enerjiyi şu fiyattan alırım demesi gerekiyor. Şimdi ise değişken bir sistem var. Sizden mutlaka bir miktar alım yaparız diyorlar. Fakat bu açıklama finans tarafını memnun etmiyor. Bu alım garantilerinin daha net olması gerekiyor.
Hüsnü Beyi bu yatırıma nasıl ikna ettiniz?
Hüsnü Bey çok iyi bir bankacıdır ve dünya ölçeğinde biridir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir Çin ziyaretinde uçağında bende bulunuyordum. Hüsnü Bey’de aynı uçakta bulunuyordu. Cumhurbaşkanı bana Çin’e niçin gidiyorsun diye sorduğunda ben de maden yatırımı için ortak aramaya gidiyorum dedim. Sayın Cumhurbaşkanımızda bana Türkiye’den yerli ortak bulalım dediler ve Hüsnü Beyle bu konuyu konuşmaya başladık. Uçak seyahati sırasında da kendini ikna ettim. Çok pratik biridir. Hemen olup olmayacağını söyleyen, karar alan ve ortak çalışmaya çok uygun biridir. Bu açıdan güzel bir sinerji olduğunu söyleyebilirim.
MAYIS – HAZİRAN 2019