Yurtdışı pazar payımızı büyüterek devam edeceğiz
Havalandırma sistemleri alanında faaliyette bulunan Systemair HSK, yurtiçi ve yurtdışında önemli projelerde yer alıyor. Yaptığı yatırımlarla adından söz ettiren Systemair HSK, son olarak Dilovası Makina İhtisas Organize Sanayi Bölgesinde 28 bin metrekare büyüklüğe sahip yeni fabrikasını Eylül 2018’de açılışını yaptı. Sektörün içerisinde bulunduğu durum ve Systemair HSK’nin yaptığı çalışmalar ile ilgili görüşlerini aldığımız Systemair HSK Genel Müdürü Ayça Eroğlu, sorularımızı yanıtladı.
Türkiye iklimlendirme sektörünü biraz anlatır mısınız? Ne büyüklüğe ulaştı? Son yıllardaki gelişmelerden nasıl etkilendi?
Türkiye iklimlendirme sektörü kısaca HVAC dediğimiz (Heating, Ventilating and Air Conditioning) oluşan bir sektör. Biz yedi dernek bir vakıf çatısı altında örgütlenmiş bir sektörüz. Örgütlenmemiz 1990 senesinde başladı. Aslında teknik bir sektör, sermayeden çok mühendisliğin daha ağır bastığı bir sektörüz. İlk olarak 1800’lü yıllarda Amerika’da bir mucidin çıkarmış olduğu hava ve soğutma tarafındaki ürünlerle başlayan bir sektör. İnsanla olan her alanın içerisinde varız, çünkü nefes alma insanın temel ihtiyacı, o yüzden iklimlendirme sektörü bu ihtiyaca cevap veriyor. Son senelerde Türkiye’de ciddi anlamda büyüdü her sene yüzde 15 bazında büyüyoruz. Yurtdışında Türki Cumhuriyetlere ve yakın coğrafyalara Türk müteahhitlerinin yapmış olduğu ihracatları da sayarsak yüzde 10-15 bazında büyüyen bir sektör. Tabii bu sene oranlar biraz düşük olacak. Sürdürülebilirliğin olduğu zamanlarda sektörün büyüme oranı bu seviyelerde devam ediyor.
Özellikle 90’lı senelerden sonra Turgut Özal ile serbest ekonomiye geçişle birlikte Antalya tarafında ciddi anlamda turizm yatırımları oldu. Aslında iklimlendirme sektörü burayla biraz baş gösterdi. Çünkü ilk defa çok fazla sayılı yataklı oteller, insanların birlikte topluca yaşadığı alanlar inşa edildi ve tabii ki ikliminde getirmiş olduğu bir gereksinimle birlikte daha çok soğutma tarafı olarak cihazlara ihtiyaç duyuldu. Soğutma tarafı iklimlendirmenin bir tarafıdır. 2000 senelerden sonra yüksek katlı yüksek metrekareli binaların yapılması, iş merkezlerinin artık hanlardan plazalara dönüşüyle birlikte insanların ofis ortamlarının iklimlendirmeye ihtiyaçları doğdu ve havalandırma dediğimiz taraf o zaman öne çıktı. Bir de Avrupa Birliği uyum yasaları içerisinde Avrupa’da olan ve Türkiye’deki binalara uygulanan bazı regülasyonlar var, tesisatlar la ilgili iklimlendirmenin şartlarıyla ilgili bunların gereksinmeleriyle birlikte Türkiye iklimlendirme sektörü ciddi anlamda büyüdü. Aslında 90’lı seneler de daha çok yerli oyuncuların domine ettiği bir sektördü. 2000’lere geldiğimiz zaman özellikle yabancı sermayenin Türkiye’ye girişiyle birlikte hem yabancı firmaların burada şirket satın alarak ki Sysytemair HSK öyledir, şirket satın alarak gelmeleri hem de yurtdışındaki firmaların buradaki mümessil firmalarıyla da birleşerek veya mümessillikleriyle daha organik bir bağ kurarak gelmeleriyle birlikte sektör büyüdü.
Türkiye iklimlendirme sektörü dünya coğrafyası üzerinde çok önemli bir sektör. Kıtalar arası sektöre baktığımız zaman ABD daha çok merkezi sistemleri domine eden bir coğrafya. Asya tarafı Japonya, Kore, Çin buralarda daha çok VRF dediğimiz bireysel artı merkezi sistemin karışımı olan ve taze havaya ihtiyaç duyulan sistemlerin domine ettiği bir coğrafya. Avrupa iklimlendirme sektörü de iç hava kalitesinde yoğunlaşılmış fan, klima santrali, fan coil gibi geniş ürünlerin kapsadığı bir coğrafyadır. Türkiye’de bu coğrafya içerisinde önemli bir yer tutuyor. Tabii regülasyonlar anlamında Avrupa’yı takip ediyoruz. Fakat hitap ettiğimiz coğrafyalar anlamında ENR verilerine göre dünya bazındaki genel müteahhitlik hizmetine baktığımız zaman Türk müteahhitleri ikinci sırada yer alıyor, birincisi Çin’dir. Türkiye’de yerleşik bulunan ana müteahhitlerin bu coğrafyalara açılmasıyla birlikte aynı zamanda üreticiyi de tasarımcıyı da taşıyorlar o yüzden Türkiye bölgesel olarak iklimlendirme sektöründe söz sahibi diyebiliriz. Özellikle Ortadoğu, Türki Cumhuriyetleri, Azerbaycan, Tacikistan, Gürcistan, Özbekistan Türkmenistan gibi ülkelerde domineyiz. Şimdi biraz daha kuzey Afrika ve Cezayir tarafında devam eden inşaatlar var. İhracat tarafındaysa kilogram değerine baktığımız zaman 8 dolar kilogramlık bir katma değerimiz var. Türkiye ortalaması kilogram bazında 1,6 dolar, bunun yaklaşık beş kat üzerinde katma değeri yüksek bir sektörüz. Türkiye iklimlendirme sektörünün ihracatı, İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) verilerine göre şuan 4 milyar dolar ve 2023’te bu tutarın 13 milyar dolar olmasını hedefliyoruz.
Systemair HSK’nın yapısı hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Systemair HSK iki firmanın birleşimidir. Biri İsveçli Systemair, diğeri de HSK, ismini faaliyet alanı olan havalandırma, soğutma ve klima kelimelerinden alıyor. Bu iki firma 2012 senesinde birleştiler, %90 yabancı sermaye %10 yerel ortaklı bir firma olarak faaliyetlerine devam ediyor. Biz üretici konumundayız.
Systemair global bir marka, yaklaşık 56 ülkede 23 fabrikası var, 750 milyon euro ciroya ulaşan ve Stockholm Nasdaq borsasın da hisseleri işlem gören Systemair, finansal değerlendirmede en yüksek kredi notuna (AAA) sahip. Avrupa’da klima santrali pazar lideri olan Systemair, fan ve hava dağıtım ekipmanlarında da dünyada global büyük bir oyuncu.
Aile şirketimiz olan HSK tarafı da 1981 senesinde ilk olarak müteahhitlik alanında kurulmuş sonrasında malzemeciliğe ardından da üreticiliğe doğru devam etmiş bir serüvene sahip. 2001 krizi döneminde radikal bir kararla üretime başlayan ve kısa sürede hızla büyüyerek hem Türkiye’de klima santralleri sektöründe pazar lideri olan hem de ihracatta büyük başarılar sağlayan bir firma. Tüm bu gelişmelerin ışığında HSK, İsveçli Systemair’in ilgisini çekti ve bir buçuk yıl süren görüşme sürecinin ardından 2012 yılında birleşme gerçekleşti. Systemair HSK, %90 İsveç ortaklığına sahip bir firma olsa da tamimiyle Türk yöneticileriyle yönetiliyor. Birleşmeden sonra Systemair HSK olarak, başta Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yatırımı olan İstanbul’un 3. havalimanı olmak üzere sağlık ihracatına imkan tanıyan 8 şehir hastanesi, Kuzey Marmara Otoyolu tünelleri, stratejik savunma sanayi projeleri gibi çok sayıda dev projede yer aldık.
Systemair HSK olarak, Dilovası Makina İhtisas Organize Sanayi Bölgesinde 28 bin metrekare büyüklüğe sahip yeni fabrikamızı Eylül 2018’de açılışını yaptık. Fabrikamızda endüstri 4.0’a uyumlu üretim teknolojilerinin kullanılması sayesinde yüksek verimli üretim gerçekleştiriyoruz. Burası tamamiyle üretim üssüdür. Üretimini gerçekleştirdiğimiz ürünler başta klima santralleri olmak üzere fan coiller, ekolojik üniteler, ısı geri kazanım cihazları bunları Türkiye’deki fabrikamızda yapıyoruz. Systemair’in farklı yerlerde ürettiği fan, hava dağıtım ekipmanları, soğutma grupları, tünellerdeki fanlar bu cihazları da ithalat yaparak buraya bir paket haline getiriyoruz, hem Türkiye’deki müşterilere hem de Türki Cumhuriyetleri veya Ortadoğu da iş yapan müttehitlere satıyoruz. Bunlarla birlikte endüstri kuruluşlarına paket çözümler de sunuyoruz.
Yeni fabrikanız tam kapasite çalışıyor mu şuan?
Şu an yüzde 70 kapasiteyle çalışıyor. Birçok disiplinin birleşmiş olduğu bir fabrika aslında makine mühendisliği, elektronik mühendisliği, endüstri mühendisliği, bilgisayar mühendisliği disiplinlerinin birleşmesinden ibaret olan bu dört kombinasyonu yaparak nemalanıyoruz aslında.
İhracat tarafınızda gelişmeler nasıl?
Türkiye’de 7-8 senedir klima santrali ihraç eden üçüncü firmayız. İhracat oranımız toplam ciromuzun yüzde 25-30’dur. İlerleyen dönemlerde ki hedeflerimizi lokal piyasa yüzde 50 ihracat yüzde 50 olacak şekilde belirledik. İhracatta devam ettiğimiz ülkeler içerisinde Pakistan, Kuveyt, Irak, Libya, Dubai, Katar, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Tacikistan, Gürcistan bu bölgeler var.
Ar-Ge çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin tasdik ettiği Ar-Ge merkezimizde yaklaşık 16 mühendis arkadaşımız çalıyor. Systemair’in Ar-Ge merkezi bulunan 14 ülkeden biri Türkiye’dir. Fabrikamızdaki Ar-Ge merkezinde çalışan mühendislerimiz yerel projelerde görev almanın yanı sıra global projelere de destek veriyor. Türkiye’de Systemair HSK’nın Ar-Ge’sinde olan bir Türk mühendis, bugün İsveç’te Systemair’in genel merkezinden yürütülen önemli bir Ar-Ge projesinin başında görev alıyor. Türkiye açısından baktığımız zaman gurur verici bir durum.
2018 yılı nasıl geçti?
Systemair’in toplam grup cirosu içinde yüzde 5’lik bir paya sahibiz. Bizim için asıl gösterge euro bazındadır. Sektörün birçok oyuncusu euro bazında yüzde 3-4 küçülürken biz euro bazında yüzde 7 büyüdük.
2019 yılıyla ilgili hedefleriniz neler?
2019 bizim almış olduğumuz bazı projelerin teslim edilme zamanıdır. Aynı zamanda takip ettiğimiz projelerde var. Her ne kadar endüstriyel projeleri özel sektör müteahhitleri yapsa da bu projelerde devlet en büyük yatırımcı. 2019 da gerçekleşecek olan savunma sanayi projeleri ve endüstri yatırımları var. Yurtdışında da faaliyet gösterdiğimiz coğrafyalarda pazar payımızı büyüterek devam edeceğiz.
Sektörünüzdeki zorluklar nelerdir?
Direkt yatırımcıyla birlikte olmamamızın katma değer anlamında çok büyük bir dezavantajı var. Diğer bir konuysa, iklimlendirme dediğimiz zaman bireysel klimayla karıştırılan bir mevzudur. Her ne kadar ÖTV muafiyetleri 2019’a kadar uzatılsa da bizim sektörümüzdeki problem bireysel ev tipi klimalar ile karıştırılıyor olmasıdır. Kolektif yaşam alanlarındaki iklimlendirme cihazlarının ÖTV lüks tüketim olarak addedilmesi doğru değildir. Aldığımız, soluduğumuz ve verdiğimiz hava bir ihtiyaç, gereksinimdir o yüzden lüks tüketim olmaması lazım. Bir de kur dalgalanmaları diğer sektörlerde olduğu gibi bizim sektörümüzde de en büyük sıkıntılardan bir tanesi, çünkü girdi maliyetlerimiz euro ve dolar bazında, malzemelerin girdi maliyetleri TL bazında artığı için satış fiyatlarını oluşturmanız çok zor oluyor. Türkiye’nin yaşadığı likiditasyon problemi tabii ki inşaat sektörünü ciddi anlamda etkiliyor, zaten krizin çıkma sebeplerinden bir tanesi inşaat sektörü olduğundan dolayı bu krizde en fazla etkilenen sektörlerden biriyiz. Her dönemde Türkiye’de binalar anlamında bir trend var. Daha önce bunlar alışveriş merkezleriydi son senelerde konutlara doğru kaydı sonra havalimanlarına doğru kaydı sonrasında hastanelere doğru kaydı. Bence ileri ki dönem savunma sanayi ve endüstri tesislerin iklimlendirmesiyle ilgili olacak ve yapılan binaların yenileme işleri olacak. Bunlarda bizim önümüzdeki fırsatlardır.
YEP açıklandı fakat bunun desteklenmesi lazım. Burada verilen istihdam teşvikleri ve vergi teşvikleri var ki bizim yeni fabrikamızda ihtisaslaşmış sanayi organizede yer aldığından dolayı biz bu fabrikayı devletin verdiği teşviklerle yaptık. Ciddi anlamda o teşvikler bizim yabancı sermayeyi ikna etmemizde faydalı oldu. Bu teşviklerin biraz daha sektör bazında özellikle katma değer artırıcı sektörler bazında özelleştirmesi lazım.
Birtakım girdi metalleri, üretimi ve sermaye birikimi kuvvetli olan sanayi kuruluşlarının kurulması gereklidir. Bu devlet, hazine desteğiyle veya varlık fonunun bir takım ortaklığı ile olabilir.MAYIS – HAZİRAN 2019