Zararın neresinden dönerseniz kardır sözünü unutmamak lazım

Forex piyasası ile ilgili getirilen düzenlemeler etkilerini göstermeye başladı. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde daha sağlıklı bir yapının ortaya çıkacağı ifade ediliyor.

Sektörün gelişimi ve son dönem gelişmeler ile ilgili görüşlerini aldığımız ALB Forex Genel Müdürü Cihan Aluç, önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı özellikle döviz konusunda herkesin dolarını bozmasını istediler. Aracı kurum olarak bu konuda neler ifade edebilirsiniz?

Dövizden çıkmak için doğru bir zaman olup olmadığını söyleyemeyiz. Fakat döviz almak için çok riskli seviyelerde olduğunu belirtebilirim. Kendi sektörümüz açsından bakacak olursak bizim izlediğimiz bir metot vardır. Bir işlem için önceden hedef belirlenmesini ve ona göre alım ve satımın yapılmasını isteriz, ikinci olarak da kar veya zarar noktasını önceden belirleyin diyoruz. Çünkü karınızı veya zararınızı yönetebilmek forex piyasası açısından çok önemlidir. Özellikle baştan ne kadar zarar edeceğinizi bilmeniz gerekiyor.

Bu konuda çok tecrübeli bir toplum değiliz. Yapılan araştırmalarda 2015 yılında her 100 kişiden 80 kişi zarar ederken, 2016 yılında bu oran 62 seviyesine düşmüş. Bu açıdan bakarsak alınan önlemlerin fayda sağladığı söylenilebilir mi?

Rakamlar hiçbir zaman yalan söylemez, fakat kısa vadeli baktığınızda da yanıltıcı da olabilir. 2016 yılında forex işlemi yapan ve zarar etme oranının %62’ye düşmesi, 2017yılında bu rakam tekrar yukarıya çıkmayacağı anlamına gelmez. Bugünkü rakamları baz alırsak yatırımcıların artık tecrübe sahibi olmaya başladığını söyleyebiliriz. İnsanlar para kaybettikçe tecrübe kazanırlar. Fakat biz şunu vurguluyoruz, bu piyasalarda işlem yaparken her zaman zarar durumunuzu bilmelisiniz. Ben 1000 dolar koydum ve en fazla 100 kaybetmek istiyorum, diyebilmelisiniz. Böyle yaklaşırsanız en fazla 150 dolar veya ekstra durumlarda 200 dolar kaybedersiniz. Fakat yine de öngörülebilir, bir işlem yapmış olursunuz. Fakat diğer türlü bütün paranızı kaybedebilirsiniz. Önce kaybetmemeyi veya az kaybetmeyi öğrenmelisiniz. Oysa biz önce kazanmayı öğrenmek istiyoruz. Bütün piyasalarda da durum öyledir. Ben hisse senedi piyasasından geliyorum, orada da durum böyledir. Türkiye’deki bütün piyasalarda çok büyük kayıplar oldu. Bunlar göz ardı ediliyor. Hisse senedi piyasasında da çok büyük kayıplar oluyor. Şu anda forex piyasası göz önünde olduğu için bu kadar çok eleştiriliyor.. Hisse senedi piyasasında firmalar halka arz yapıyor, sonra iflas edebiliyor. Yatırımcıların parası sıfırlanıyor. Burada önemli olan bilinçli hareket etmektir.

Hisse senedi piyasalarında insanlar firmayı az çok tanıyor. Bir firmanın hissesini aldığında durumun ne olduğunu biliyor. Fakat forex sektöründe kaybedenler aracı firmaların kendisini yönlendirdiğini belirtiyor.

Bu durumun haklılık payına bakmak gerekiyor. Yatırımcılar demo hesabında çok rahat hareket ediyorlar. Çünkü ortada gerçek bir para yok. Duygusallığı bir kenara iterek hareket edebilirler. Bu işin büyük bir kısmı duygusallıktır. Siz herhangi bir piyasaya girdiğiniz zaman egonuzla hareket ediyorsunuz. Buradan kazanç sağlamak istiyorsunuz. Bu duruma karşı gelmek çok zordur. İnsanlar kaybettiğinde ben hata yaptım deyip kendini durdurmuyor. Çünkü egosu engelliyor. Zararın neresinden dönerseniz kardır sözünü unutmamak lazım. Bunu yapmak gerekiyor. Fakat yatırımcılar yine de bekliyor. Hisse senedi alıyorsunuz, firmanın durumu kötüye gidiyor yatırımcılar satmıyor, batana kadar devam ediyor. Son zamanlarda yapılan halka arzlara inceleyin, özellikle, dolar bazında o hisselerin alındığı zamana bir bakın. Fiyatlar 10’da 1’ine kadar bile düştüğü örnekler görebilirsiniz. Bu nedenle bir hisseyi aldığınız zaman ısrarla sonuna kadar bekletmemek gerekiyor. Forex piyasasında da aynı şekilde hareket etmelisiniz.

İnsanlar forex piyasasında kaybettikçe oluşturdukları algı da farklılaştı. Bu durumu düzeltmekte kolay olmayacaktır.

Bu sektörün sorunudur ve sektör bu durumu düzeltmek zorundadır. Öyle bir imaj oluştuysa düzelteceğiz. Zaten ülkemizde finans sektörünün imajı iyi değildir. Sadece bizde değil, hisse senedi piyasasında da kötü bir imaj vardır ve bugün yatırımcı sayısı çok düşüktür. Neden bu piyasadaki yatırımcı sayısı hızla azaldı. Fakat şu bakış da yanlıştır. Bu piyasaların hepsi kandırıyor, mutlaka kaybediyorsunuz, diye bakılmamalıdır. Zamanında bankalar gelir seviyesine bakmadan kredi kartı dağıttılar ve bir düzenleme olmadığı için forex sektörü mağdurlarından çok daha fazla mağdurlar oluştu. Sonrasında ise düzenlemeler geldi. Oysa en başta düzenleme olsaydı, durum böyle olmazdı.

Forex sektörüyle ilgili SPK iş buralara gelmeden ben düzenleme yaptım dedi. Yapılan düzenleme sektörü düzeltti mi?

Biraz düzelttiğini görüyoruz. Fakat bu düzenlemeler .çok küçük yatırımcıyı uzak tutsaydı, daha iyi olurdu. 20 bin TL’nin altında olanlarla üstünde olanlarda kaldıraçlar değişti. Oysaki sadece bin doların altında hesap açamazsın, deselerdi daha iyi olursu. Biz firmamızda bin doların altında hesap açmıyoruz. . Çok düşük paralarla hesap açanlar her zaman kaybetmeye mecburdur. Çünkü sadece ir hamle yapabilir, bu nedenle de sürekli kaybeder. . İlk yapılan düzenleme de Takasbank sisteminin oluşu sektör açısından büyük avantaj oluşturdu. Çünkü firma batsa bile paranızı alabileceğiniz bir yer var. Bu sistem Avrupa’da veya Amerika’da bile yok. Fakat bizde eğitimle ilgili sorunlar var. Finansal okuryazarlılık konusunda eksikliklerimiz var. Yine de şunu belirtmek isterim. Dünyanın her yerinde forex sektörünün kaybeden sayısı yüksektir. Çünkü riskiniz ne kadar yüksek ise kazancınızda kaybınız da o kadar yüksektir.

SPK Başkanı sektörde karlılık oranın artık eskisi gibi olmayacağını fakat yine bir büyümenin olacağını belirtiyorlar. Bu durum sektöre nasıl yansıyacaktır.

Tabi ki rekabet giderek artacaktır. Önümüzdeki yılın şartları bilemiyoruz ama 2016 yılı gibi devam ederse bazı firmalar sektörden çekilebilir.

Sektörde değişimler olduktan sonra birçok aracı kurum insanların yurt dışına çıkacağını belirtiyordu. Böyle bir gelişme oldu mu?

Şuanda öyle bir gelişme yok.. Fakat bu durumun araştırmasının yapılması gerekiyor. Yatırımcı olarak eğer bir güven sorunu yaşamıyorsanız, belirli avantajlar nedeniyle (yüksek kaldıraç, kred, kartı kullanımı vb.) yurt dışını tercih edebilirsiniz.. Risk almayı isteyen tercih edebilir. Fakat SPK’nın yaptığı bazı değişimleri yurt dışında da görmeye başlıyoruz. Örneğin promosyonları kaldırıyorlar, bugün yurt dışında da promosyonların kalktığını görüyoruz. Demek ki aklın yolu bir oluyor. Sadece kaldıraç oranlarında hesaplar iyice karıştı.

Daha öncesinde SPK’dan sürekli şu firmaya şu kadar ceza kesildi diye haberler gelirken, bugünlerde ceza haberleri gelmemekte. Bu durum artık aracı kurumlarında kendilerini düzelttiğini gösterir mi?

Artık firmalarda yoğurdu üfleyerek yiyorlar. Yatırımcılarda dikkatli davranıyor. Çünkü yatırımcılar kaybettiklerinde bütün çevrelerine bu sektöre girmeyin ben çok kaybettim diye söylüyor. Bu durum da sektörü etkiliyor. SPK’da hem bizi denetliyor, hem de aracı kurumlar SPK’dan çekiniyor. Buda firmaların daha iyi çalışmasını sağlıyor. Yurt dışında işlem yapıyorsunuz, bir sorun yaşadığınız zaman bizde sistem böyle diyorlar ve muhatap bulamıyorsunuz.. Kimseyi kötülemek istemiyorum, fakat bazı insanlar piyasa şartları yüzünden kaybetse bile şikâyet edebiliyor. Eğer bir işlemde haksızlık varsa kurum bunu biliyor ve gereğini yapıyor. Çünkü SPK’nın ceza keseceğini biliyor. Bu nedenle sektörde kolay kolay kimse haksızlık yapmaz.

2017 yılında sektörden beklentileriniz nelerdir?

Sektör artık 6 yılına gireceği için daha olgunlaşmış bir sektör olacaktır. Kar oranlarının çok yüksek olacağını düşünmüyoruz. Daha mütevazi bir büyüme olacaktır. Şirketlerin artık daha fazla eğitime yöneleceğini düşünüyorum. Ekonomideki çalkantı önemli olacaktır. Özellikle referandum sonrasında biraz daha oturmuş pazarlar göreceğiz.

SPK 11 Şubat 2017 tarihinde forex sektörüyle ilgili beklenmedik bir tebliğ yayınladı. Yapılan bu düzenleme ile ilgili görüşlerinizi aktarır mısınız?

11.02.2017 tarihinde Resmi  Gazete  ’de yayınlanan tebliğ, kaldıraçlı işlemler yapan  45 aracı kurumu (çalışanlarıyla beraber) çok olumsuz etkiledi. Bu durum düzenlemeyi aşan bir boyutta, faaliyetleri büyük ölçüde kısıtlama anlamına geldi. Öncelikle böyle aşırı radikal bir düzenleme yaparken, kurumlarla müzakere  yapmamak  ve  her hangi bir iletişim sağlamamak hiç hakkaniyetli değil. Dünya standartlarının çok dışında bir kaldıraç oranı (bütün ürünlerde 1: 10 ) diğer organize türev ürünlerin bile çok çok altında. Başlangıç teminatının 50,000 TL olması ise Türkiye şartlarında çok yüksek. Bunun yanında İstanbul Finans Merkezi perspektifine kesinlikle uyumlu değil. Umarız bu durum kısa sürede gözden geçirilerek, tebliğ iyileştirilir. Sağduyuya inanıyoruz