Agresif bir büyüyen bir yapımız var

Türkiye’nin ilk sağlıklı yaşam markası Zade Vital, ülke sınırları içerisinde elde ettiği başarı ile beraber yurtdışında da adından söz ettiriyor. Markanın bugünü ve geleceği ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz Zade Vital Türkiye & Uluslararası Satış, Pazarlama & İş Geliştirme Müdürü K. Taha Büyükhelvacıgil, sorularımızı yanıtladı.

Helvacızade Grubu, Zade Vital markasını kısa sürede değerli bir marka haline getirdi. Markanızdan ve kuruluş hikâyesinden bize bahseder misiniz?

Helvacızade Grubu, 130 yaşında olan ve Türkiye’nin dördüncü nesile aktarılabilmiş nadide şirketlerinden bir tanesidir. Bugün ikinci nesilden üçüncü nesile aktarılabilen dünyada ki şirket sayısının oranı %2,2’dir. Dünyada bununla ilgili en büyük örnek, başta Japonya’dan geliyor. Halen kendi içindeki aile bağlılıklarından dolayı gelecek jenerasyona aktarılan şirketler şu anda Japonya’dadır. Türkiye’de bu konuda çok ciddi yatırım yapıyor.

Bizim markamızın doğuşu 2000’li yıllarda başladı. Şirketimizin CEO’su olan babam Sn. Mevlüt Büyükhelvacıgil bitkisel ürünlerle ilgili gelecekte neler yapılabilir anlamında birlikte yurtdışında birçok proje araştırdık. Daha sonra 2008 yılında benim Amerika’da bir master programına katılmamla birlikte babam yanıma geldi. Yaklaşık kırk güne yakın orada beraber kaldık, bütün eczaneleri dolaştık. Yenilikçi ürünler nelerdir, hangi ürünler var, Türkiye’de ne eksik ve biz neyi yapmalıyız diye bir araştırma yapmıştık. O zamandan beri bitkisel ürünlerle ilgili gelişimin çok önemli olduğunu gözlemledik. İnsanların artık doğadan gelen bir tedavi yöntemine geçmeye çalıştığını, organik dediğimiz en önemli kriterlerden bir tanesi organik ürünlerin nasıl olunması gerektiği ve bunun sağlığa çok faydası olduğunu gözlemledik.

Helvacızade Grubu olarak Zade Vital markasının ön çalışmalarına 2001 yılında başladık, ama markamızın doğuşu 2012 yılında öne çıktı. Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntılar, 1999-2001 krizleri, Türkiye’de yeni marka oluşturmanın yeni marka yatırımlarını biraz öteledi. Markamızın ilk çıkışı 23 ürünle başladığımız bir skalamız vardı, bugün beş yıl içerisinde 111 ürünlük bir skalaya ulaştık. Şu anda dünyada alanında en zengin bitkisel ürünler segmentine sahibiz. Bizim yedi ayrı kategorimiz var. Özellikle çocuklar için ayrı bir segmentimiz var. Kozmetik ürünlerimizin yanlarında kullanılabilecek ve kozmetiklerin yerlerini alabilecek farklı ürün segmentleri var. Vitamin kategorimiz var. Sıvı ürünlerimiz var. Ayrıca Sağlık Bakanlığı ruhsatlı beş ürünümüz var.

Bizim için en kıymetli noktalardan bir tanesi şuydu. 2012 yılında biz eczaneler kanalıyla çok güzel bir başlangıç yaptık. Şirket olarak ilk başta 23 üründen 111 ürüne çıktık ama geliş noktamız şu anda Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilaç dışı kategorisiziyiz. Türkiye’de aktif olarak çalışan 361 şirket var, bunların yaklaşık 80’ni yabancı şirkettir. Biz 2012 yılında kurulduğumuzdan beri Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilaç dışı şirketi olduk. Şu anda beşinci yılımızda Türkiye’nin 17’nci ilaç dışı şirketleri kategorisi arasındayız. TUİK verilerine göre Türkiye’de ilaç dışı kategorisi kişi başına düşen harcama oranı 82 dolardır. Ancak, Avrupa’ya baktığınızda bu oran 600 Euro civarında, Amerika’da 812 dolar olduğu görülüyor. Türkiye’de çok hızlı büyüyecek olan bir pazardan bahsediyoruz. Bizim en büyük hedefimiz Türkiye’nin öncelikle kendi üretim alanını, kendi markasını oluşturmasıdır. Zade Vital markası bu anlamda çok kıymetli bir alanda yer almıştır. Bu hızlı büyüme trendi şirketin markalaşma sürecini çok güzel bir noktaya getirdi. Baktığınızda Helvacızade Grubu’nun içerisinde Zade markamız bizim 30 yıldır faaliyet gösteren ve Türkiye’nin en büyük üçüncü yağ üretim tesisi iken, Zade Vital ile birlikte şuan Avrupa’nın en büyük yumuşak kapsül üretim tesisini kurduk, yıllık 1 milyar kapsül üretim teknolojisine sahibiz. Ayrıca 17 tane ayrı kalite ve sistem belgesi ile faaliyet gösteriyoruz. Bizim buradaki en büyük farklılıklarımızdan bir tanesi ilaç dışı kategorisinde kimsenin yapmadığı GMP dediğimiz bir özelliği öne getirdik.

GMP (Good Manufacturing Practices/İyi Üretim Uygulamaları) uygulanıyor, bu sadece ilaçlarda uygulanan bir kural. Aslında sağlık için kullanılan bir ürünün kesinlikle GMP’de öne çıkması gereken noktalardan bir tanesi iken hiçbir şirket böyle bir yatırım yapmamış. Türkiye’de kendi tesislerimizde GMP standartlarını kurarak en ileri teknolojide üretim yapabilen bir teknolojiye sahibiz. Sağlık için eczane kanalına gittiğinizde, sizin alabileceğiniz en doğru ürünü üretebilen Türkiye’deki tek firma olabilmenin özelliğine sahibiz. Kalite ve ürün hassasiyetimizden asla vazgeçmedik. Tüketicinin aklına gelebilecek her şeyi Zade Vital’de bulabilirim diyebilecek bir kanal oluşturmaya başladık, bu anlamda eczanelerde çok büyük segmentler oluşturuyoruz. Her yıl ortalama yurtdışında yedi farklı fuara katılıyoruz. Türkiye’deki bütün fuarlarda ve kongrelerde yer alıyoruz.

İhracat da yapıyorsunuz. Kaç ülkeye ihracatınız var?

Şu anda 11 ülkeye ihracat yapıyoruz ve ruhsatlandırma sürecinde olan yaklaşık 7-8 tane daha ülkemiz var. Ruhsatlandırma süreci uzun ve meşakkatli bir süreç, bir gıda ihracatı yapıyor olsanız ruhsatlandırma süreciniz bir hafta ya da en geç on beş gün sürer. Ama siz bir ilaç ruhsatıyla gittiğinizde veya sağlık alanında bir takviye edici gıda ile gittiğinizde ruhsatlandırma süreciniz en küçük ülkede minimum sekiz ya da dokuz ay sürer. Maksimum olarak da iki yıl süre içerisinde ancak o ülkelere giriş için ruhsatınızı alabiliyorsunuz.

Piyasadaki ürünlerle karşılaştırdığın da ürünlerinizin farklılıkları nelerdir, kısaca anlatır mısınız?

Piyasadaki ürünlerle karşılaştırdığımızda öncelikle kendi alanımızda ve standardımızda üretim yapan hiçbir şirket yok. Çünkü bugün biz ilaç şirketlerine bile hammadde veriyoruz. Bugün kabak çiçeği yağımızı Türkiye’de prostat ilacı üretimi yapan ilaç şirketlerine hammadde olarak sağlıyoruz. Bitkisel olarak ürettiğiniz bir ürün, bugün Türkiye’de ilaç kategorisinde ilaç hammaddesi olarak kullanılan bir ürün halinde. Eczaneler bu konuda çok duyarlı ve kalite hassasiyeti çok yüksek olan bir kesim. Türkiye’nin en güvenilir meslekleri arasında ilk beş arasında yer alan mesleklerden bir tanesi eczacılıktır. Türkiye’de halk eczacısına çok güveniyor. Biz eczaneye gittiğimizde tek marka olabilmenin, standardizasyonlarını önlerine koyduğumuzda neden Zade Vital olması gerektiğini çok iyi anlatabilen noktalardan bir tanesiyiz. 17 ayrı kalite ve sistem sertifikası ile yapılmış klinik çalışmaları ile hekimimize gittiğimizde de bunu çok rahatlıkla ispatlayabiliyoruz. Türkiye’de ilk defa geleneksel bitkisel ürünler yönetmeliğinden ilk Sağlık Bakanlığı ruhsatı çıkan tek şirketiz.

Ürünlerinizde kullanılan hammaddelerin temininde nelere dikkat ediliyor?

GLP dediğimiz iyi laboratuvar yöntemlerini ile GAP dediğimiz iyi tarım uygulamaları kullanıyoruz. Bizim zaten Sağlık Bakanlığı’na verdiğimiz dosyaların her birinde organik tarım uygulaması yapılması gerekiyor. Biz Ege Üniversitesi ile birlikte çalışıyoruz. Her ürünümüzün üzerinde Ege Üniversitesi’nin logosunu görürsünüz. Ege Üniversitesi’nin Menemen ilçesinde ziraat fakültesine ait bir arazisi var. Bu arazide üniversite ile birlikte beraber ortak ekim yaptırıyoruz. Bu ekimlerden sonra çıkan bütün hasatların hepsini almayı taahhüt ediyoruz. Aldığımız bütün ekimin tohumu ve kontrolünü Ege Üniversitesi tarafından geçirtiyoruz. Biz buna rağmen yine her bir tohum fabrikamıza girmeden önce fabrikanın dışında bekletilir. Bunlardan numuneler alınır ve laboratuvara gider. Bu numunelerin analizleri kabul görmeden o araç fabrikanın içerisine giremez. Girdikten sonra tekrar analizler yapılır. Laboratuvara onayı alındıktan sonra tekrar üretim prosesine gelinir. Üretim prosesi içerisine girdikten sonra bizim en önemli kritik noktamız bizim belirlediğimiz standardizasyonlarımız var. Bütün çalıştığımız tohum bitkicilerimizin hepsi sertifikalı tohumlardır. Gerektiğinde tohum desteklerini veriyoruz. Onların bizim için özel ekilmesini sağlıyoruz. Aldığımız her maddeyi de kontrol altında tutmamıza rağmen tekrardan ikinci ve üçüncü teyitlerini alıyoruz. Tüketiciye en iyi ürünle gitmenizin noktalarından bir tanesi de budur. Daha önceden uluslararası ve ulusal birçok firmanın çok iyi yaptığını söylediği ürünleri laboratuvarlarımızda analiz ediyoruz. Ne yazık ki içlerinde bağışıklık testlerinde hayvan pisliklerinin çıktığını görüyoruz. Biz bir tohumun otobanın kenarında mı yetiştiğini ya da organik bir tarlada mı yetiştiğini çok rahat analiz edebiliyoruz. O yüzden gelecek her ürün bizim için tüketiciye gidecek, kendi çocuğumuza kendi ailemize kendi çevremize kullandırabileceğimiz ürünün kalitesinde olabilmelidir.

Aktif olarak fuarlara katılıyorsunuz. İleriki zamanda karşımıza ne tür ürünler çıkacak?

Dünyanın en büyük ilaç dışı OTC fuarlarından bir tanesi İsviçre-Cenevre’de her yıl düzenlenen Vitafoods Europe fuarıdır. Biz 2012 yılından beri bu fuara Türkiye’den tek katılımcı şirket olarak gidiyoruz. Beş yıldır dünyanın en büyük fuarlarına Zade Vital markası ile Türk bayrağıyla yer alan şirketlerden bir tanesiyiz. Fuarlarda şunu görüyorum, 2012 yılından beri ilk çıkan superfoods diye bir söylem var. 2012’de stantların belki %5’i ile %10’u arası superfoods yapıyorlardı. En son 2017 yılında yani bu yıl gittiğimizde stantların neredeyse %50’sinin superfoods olduğunu görmeye başladık. Superfoods, geleceğin yiyeceği ve içeceği diye geçiyor. Bizimde bununla ilgili bir hazırlığımız var, Superfoods çalıştığımız bir ürün olacak. Artık insanların bir markete ya da bir eczaneye gittiğinde bir bar çikolatayı alarak yediğinde günlük alınması gereken vitamin değerlerinin %50’sini alıyor olacak. Karnını tok tutacak, açlık hissinizi azaltacak ve sıfır şekerden oluşan bir kategori oluşturmaya başlıyoruz. Superfoods, Avrupa’da şu anda çok iyi bir durumda bütün mağazalarda bütün eczanelerde ve marketlerde var. Türkiye’de de gelecek 10 yıl içerisinde bu kanalda çok başarılı olacağını düşünüyorum.

Dağıtım kanallarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Türkiye’de toplamda 24 bin eczane var. 2016 yılında 13.857 eczane bizim ürünümüze birebir ulaştı. Hedefimiz 2018 yılsonuna kadar 81 ildeki 24 bin eczaneyi ziyaret edebilen bir konuma gelmek. Şu anda Zade Vital ailesi olarak 127 kişilik bir aileyiz. 2018 yılının sonuna kadar da 185 kişilik bir aileye ulaşmayı planlıyoruz.

Yurt dışına ilişkin gelecek planlarınız neler?

Uluslararası kanallarda Zade Vital markasıyla çıkmak bizim için önemli. Bunun ilk adımını biz Amerika’da yaptık. Bu yıl Chicago’da Zade Global diye bir şirket kurduk. Bu ofisimizin üzerinden ikinci bir ofisimizde hâlihazırda Seattle da yer alıyor. Hedefimiz Amerika’daki pazarda yer alabilmek. E ticaret şu anda dünyanın geleceği durumunda. Bu anlamda dünyanın en büyük üç şirketinden bir tanesi Amazon’dur. Şuan amazon ile ilgili çok ciddi bir hazırlık yapıyoruz. Yılsonu itibariyle de ürünlerimizi amazon da görebiliyor olacaksınız. Amazon ile birlikte dünyanın 70 ülkesine dağılabilen bir Zade Vital markası bizim için en önemli noktalardan bir tanesidir.

İlk aşamada Amerika’da e ticaret üzerinden ilerleyeceğiz. İkinci kanalımız Amerika’daki en büyük zincir eczane kanallarıyla ilerlemek. Burada özel kategorilerle kendi markamızla buraya girmeyi hedefliyoruz. Avrupa’da birçok ülkede varız. Bizim için üçüncü önemli bir pazar da Arap pazarıdır. Yani Katar, Dubai, Suudi Arabistan bizim için öncelikli pazarlardır. Devamında da Rusya, Ukrayna gibi doğu blok ülkeleriyle ilgilide bir çalışmamız var. Gelecek 5 yıllık projeksiyonumuzda 11 ülkeye yaptığımız ihracatımızı 21-22 ülkeye çıkartmayı hedefliyoruz. Bunlar bizim için ulaşılabilir hedeflerdir. Ayrıca 2018 yılında Londra’da bir ofis açmayı planlıyoruz.

Sektörün sizce günümüzdeki en önemli sorunları nelerdir?

Sektörün en önemli sorunu kontrol edilemeyen üretim alanlarıdır. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda halkı iyi bilinçlendirmesi ve üretim yapılmaması gereken yerleri kapatması gerekiyor. Ayrıca ürünlere bir standardizasyon getirilmelidir. Sağlık Bakanlığı tarafından geleneksel bitkisel ürünler yönetmeliği dediğimiz bir yönetmelik çıktı. Bu Türkiye’de eczacılık alanında üretim yapan tüm ürünleri bir standardizasyona sokmaya çalışıyor. Tabi, Türkiye’de yüzlerce üretici var. Sizin bu anlamda öne çıkabileceğiniz GMP standardı gibi ciddi yatırımlar var. Bakanlık bugün GMP standardı istese tesislerin %99’unu kapatırsınız.

2017 yılı değerlendirmesi yapar mısınız?

Bizim için 2017 yılı hedeflediğimiz rakamların üzerinde kapatacağımız bir yıl oldu. Biz çok hızlı büyüyen gruplardan bir tanesiyiz. Agresif bir büyüyen bir yapımız var, beş yıldır çok agresif büyüyen ve altıncı yılında da agresif büyüyecek bir şirketiz. Büyüme trendimiz yaklaşık%78,3’tür. Pazar payımız %10-11 civarındadır. Gelecek 5 yıllık projeksiyonumuzda yani 2023 yılında Türkiye’nin en büyük ilk üç ilaç dışı kategorisinden biri olacağımızı hedefliyoruz.