Fetö Terör Örgütü Diğer Kurumlar Gibi Eğitim Kurumlarına da Çok Büyük Zarar Verdi

Eğitim ve nitelikli iş gücü her sektör için önemli bir unsundur. Fakat havacılık sektöründe eğitimli ve nitelikli iş gücü bütün sektörlerin önünde gelir. Çünkü havacılık sektöründe uçağınızı ve yedek parçanızı bütçe ile satın alabilirsiniz, fakat nitelikli bir işçiyi ancak doğru yetiştirerek ve uzun yıllar eğitim vererek elde edebilirsiniz. Bu bilinçle yola çıkan SKYJET Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sait Yılmaz, dün Sürücü kursu, dershane ve Sağlık meslek okulları işletmecilerinin bugün havacılıkta eğitim vermeye soyunduklarına dikkat çekerek sektörün geldiği noktayı bizlere değerlendirdi.

Yetkililer havacılık sektöründe atılan adımlar sonrasında çift haneli büyümeler gerçekleştiğini belirttiler. Bu gelişim ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

İfade edildiği gibi çift haneli hatta üç haneli büyümeler gerçekleşti. Fakat bu büyüme, ülkemiz adına yatırımlar konusunda geç kalındığının bir göstergedir. Bu gelişmelerin daha önce yapılmamış olması, bugün Türk sivil havacılığının hacim olarak daha ileri bir noktada olmasını gerektirdi.  

Bu gelişim için öncülük yapacak güçlü bir havayolu firmasına ihtiyaç vardı, (THY) bu gerçekleşti sanırım.

THY dendiğinde, milli ve bayrak taşıyıcı havayolumuz akla gelmektedir. Bugün sektörel mücadelenin verdiği uluslararası rekabetler sonucunda ister istemez THY flag carrier olmanın yanında dinamiğiyle, kalitesiyle aynı zamanda siyasi bir simgeye dönüşmüştür. Pozitif anlamda ülkemizin tanıtımını ve reklamını yapan THY aynı zamanda ülkemizde havacılığın kıran kırana uluslararası arenada gelişmesine üst seviyede katkı sağlamaktadır. THY kökenli bir havacı olarak bu gelişmeler bizleri onurlandırmaktadır.  

THY yönetimi bugün itibariyle havacılık sektöründe üretim yapan firmaları destekleyeceklerini belirtiyorlar. Bu durum üretimde bir hareketliliği getirebilir mi?

Üretim için sertifikasyon ve lisanslandırma süreçleri maalesef çok uzun ve çetin süreçleri beraberinde getiriyor. Az önce de belirttiğim gibi uluslararası siyasi konular bizim gelişmemizde sorunlar oluşturyor. Bizler burada parça üretsek dahi dünyada geçerli olabilmesi için sertifikasyon süreçlerini tamamlamamız gerekiyor. Biz ancak kendi yerli uçağımızı üretmeyi başarırsak bunun içinde kendi sertifikasyon sürecimizi tamamlar ve bu belgelerimizle hem ülkemizde kullanımını sağlar hem de talep eden yabancı ülkelere satışlarını yapabiliriz. Bir yolcu yada savaş uçağının 2-300 milyon dolara alındığı bir dünyada küçük firmalara verilen değer ve destek maalesef ülkemizde bir hayal kırıklığı, hüsran ve gafletten öte değildir.

Yerli uçak konusunda da milli kuruluşlarımızın çalışmaları bulunmaktadır.

Yerli uçak konusunda eğer devletimiz gerekli destekleri verirse bizim gibi girişimciler uçağın hangi amaca uygun yapıldığına bakılmaksızın 20 ila 50 yılda böyle bir projeyi bitirebileceğimize inanıyorum. Türkiye üzerinde yaşayan toplum olarak çok dinamik bir yapıya sahiptir. Biz Avrupalıların bir haftada yaptığını daha kısa bir sürede gerçekleştirebiliriz, bu yeteneğimiz mevcuttur. Ancak daha akademik ve kurallara dayalı terminolojide sınıf atlamak zorundayız. Burada önemli olan husus Türk sivil havacılığı bu mantıkta mı? Türkiye’deki bir özel şirketin havayolu, bakım kuruluşu, uçuş okulu olsun bunların kurulması ve yaşatılması çok zor. Çünkü havacılık sektörü çok pahalı bir sektör ve gerekli ortamın oluşturulması büyük organizasyon maliyetleri, nitelikli iş gücü, tesis, tecrübe, alt yapı yanında uygun ortamında oluşturulmasını gerektirmektedir. Maalesef iç ve dış siyasetin, ekonomik çalkantıların ilk vurduğu sektörlerden biri de havacılıktır. Mutlaka bakanlıklarımızın gözetimi altında korunmalı, ajanslar tarafından desteklenmelidir. Zira, havacılıkta verdiğiniz yüksek riskli mücadele dışında, nitelikli personel olması sebebiyle yüksek maaşlar, istihdam ve SGK’larının yatırılması, ağır organizasyon maliyetleri dışında SHGM ve DHMİ’ye olan maddi ve diğer mevzuata dayalı sorumluluklar, ruhsatlar, ekstra vergiler, müsaadeler, kiralamalar şirketlerin çalışma şartlarını büyük ölçüde zorlaştırmaktadır.

SKYJET Havacılıkta neler yapıyor?

  Bizim SKYJET olarak uçak bakım organizasyonları ve Eğitimleri dışında iki tane lisemiz var. Uçak teknisyeni alanında nitelikli personeller yetiştirmekteyiz. Dünya da ve ülkemizde bizim gibi örnekler yok denecek kadar azdır. İstanbul Büyükçekmece’de ve Adana-Mersin yolu üzerinde bulunan okullarımızdan mezun olan öğrencilerimiz MEB dışında almış oldukları sertifika ve uygulamalı eğitimlerden sonra ulusal ve uluslararası geçerli sertifika vermeye yetkili eğitim akademisinde Part/SHY-147-145-66 sertifikasyon eğitimlerini tamamlama imkanına sahiptirler. Başarılı öğrencilerimiz yine SKYJET bünyesinde limitli sayıda olsa da iş imkanına ve tecrübe sürecinin başlatılmasına sahip olabilmektedir.

Havayolu sektörünün eğitim alanında da birçok zorluk olduğu ifade ediliyor. Siz de bu düşünceye katılıyor musunuz?

Bu düşünceye bende katılıyorum. Şuandaki şirketlerimizi adeta tırnaklarımızla kazıyarak bu günlere getirdiğimiz bir tecrübe olarak sıralayabiliriz.. 4 tane havacılık firmamız var. Bir tane de vakıf kurduk. Yakın bir zamanda Meslek Yüksek Okulu kurmak istiyoruz. Havacılık sektöründe eğitim kurumlarını incelediğinizde yatırımcıların bu sektörden olmadığını görüyoruz ve bunların en az %90 oranında başarısız oluyor. İnsanlar bu sektörden olmadıkları halde Milli Eğitim Bakanlığı şartnamede bulunan imkanlar oluşturulduğunda bunlara izin vermek zorunda kalıyor. Üniversitelerde uçaklara dair yeterli argümanları görmek çok zor. Olması durumunda dahi bu argümanların güncel olup olmadığı, eğitim dokümanlarına sahip olup olmadığı ve en önemlisi tecrübeli, mevzuatlara hakim, olması gereken lisans ve sertifika eğitimleri almış eğitmen bulmakta zorlandığını görebilirsiniz. Türkiye’de ilk özel havacılık lisesini kuran kurum biziz. Sonradan birçok okul açıldı. Şu anda bünyemizde ne personel tutabiliyoruz ne de planlama yapabiliyoruz. Çünkü parası olan herkes bu eğitim alanına yatırım yapıyor. Mesleğe yabancı oldukları için sektörün mutfağından gelen GÖKJET gibi kurumlarda büyük sorunlar oluşuyor. Bizim gibi artık birçok okul var. Havacılık yaptıklarını iddia ederek mesleğe ihanet ediyorlar. SKYJET yönetimi olarak bizler Türkiye’de kaç tane uçak olduğunu, ne kadar elemana ihtiyaç olunduğunu istatistikler baz alınarak hesaplıyoruz, yıllar itibariyle ihtiyacın ne kadar artacağını biliyoruz, dünyada sektörün ne durumda olduğunu biliyoruz ve bu bilinçle hareket ediyoruz. Uçak bakımı üzerine baktığınızda ülkemizin bugün itibariyle yılda 450-1000 arasında bir personele ihtiyaç vardır. Şu anda 40-50  tane bu alanda lise ve MYO okulları var ve mezunlarına baktığımızda yılda 25-30 bin öğrenci yetiştiriyor. Sektör bizim beklentilerimiz dışında gelişti diye düşünelim ve ihtiyacı 2 bin kişiye çıkartalım. 28 bin öğrenci ne yapacak? Burası çok önemlidir. Bu öğrenciler 30 yaşına kadar iş bulamayacaklar ve o yaştan sonra kendilerine yeni bir meslek aramak zorunda kalacaklar. Bu bir katliamdır. Bizler mademki havacılık sektöründeyiz, biraz daha duyarlı hareket etmeliyiz. Mesleğe geçtikten sonra dahi; ilk on yılın yarısı eğitim ve devam eden yıllarda ¼ eğitimle geçen bu meslek daha özenle ele alınmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı burada yaşanılanları görmüyor mu?

Rahmetli Turgut Özal’ın yapmak istediği çalışmalar vardı. Özel sektörün güçlendirilmesini istiyordu, devletin elindeki hantal yapıların aktif hale getirilmesini istiyordu. Bugün ise özel sektör olarak siz bir hizmet vermek istiyorsunuz, sizin güçlenmenize fırsat verilmeden devletin kurumları güçlendiriliyor ve siz eziliyorsunuz. Bazı bölgelerde bilerek yapılıyor. Eğer bunu milliyetçilik olarak yapıyorlarsa bizde bu ülkenin parçasıyız, devletimizin milli menfaatlerini bizde önde tutarız,  80 milyon insana eş değer bakar ve evrensel düşünceden sapmayız. Devlet olarak kendi kurumlarınızı güçlendirdiniz, özel sektöre de destek vermediniz, bir gün gelecek vergi alamayacağınız, sadece kamu kurumları ortada kalacaktır. İşletmecisi olmayan bir ülke düşünülemez. Her gün gece-gündüz bin bir meşakkatle bu kurumları ayakta tutuyoruz. Bugün zaten ülke gündemimizde bir kaos var ve bundan her platformda etkileniyoruz.

Havacılık sektöründe FETÖ’nün yoğun olduğu belirtiliyor. Örneğin Tarkim Havacılık şirketin sahibi yurt dışına kaçtı.

Bunu bilmeden sorduğunuzu biliyorum ama belki de önemli bir noktaya dokundunuz. Tarkim Havacılık, kendisinin bulunduğu hangarı bana kiraya vermişti ve biz oraya 1 milyon TL yatırım yapmıştık. Yapılan bu maliyetlere bakılmaksızın hukuksuz ca bizi hangardan çıkardılar ve sözleşmeyi tek taraflı fesih ettiler. Şikayet ettim, polise durumu anlattım, polisin bize tavrı, savcının beni ifadeye çağırması avukatım dahil bizi olağanüstü şaşırtmıştı. Kiminle çalıştığımızı o zaman anladık ve yatırım yaptığımız hangar hukuksuz şekilde elimizden alındı.  Sözleşmemiz elimizde TMSF’ye başvurduk fakat hiçbir ilerleme yapamadık. Burada önemli olan devletin bizim gibi girişimcilere sahip çıkmasıdır. Kendini bu ülkeye ait hisseden ve makamlarda oturan yetkililer neden inisiyatif almaz, veya mağdurlara çözüm bulunmaz gerçekten ihmal edilen önemli bir zafiyetidir.

FETÖ’nün en fazla yoğunlaştığı alan havacılık sektörü olmuş sanırım.

15 Temmuz sonrasında çıkan haberlerden öğrendiklerimiz ele alındığında nereden gelir elde edeceklerse, imtiyaz elde edecekleri makamlarda ve mevkilerde yoğunlaşmış olduklarını görüyoruz. Bu ülkenin bütün kaynaklarını ele geçirmişler ve ülkemiz onlardan kalan kırıntılarla ayakta durmuş. Bizim gibi yatırımcılar ise bankalardan kredi dahi alamıyorlar. FETÖ üyelerinin boş barakalarına bile kredi verdiler. Bugün sivil havacılıkta bizim gibi tırnaklarıyla çalışıp bir şeyler yapmaya çalışan girişimci sayısı 8-10 tane bile değil ise devlet olarak her birine 100-200-300 milyon USD verilip alınan uçaklara bakarak teşvikten vazgeçtik kredi olarak bile desteklenmesine neden olan nedir?

Devlet özellikle meslek liselerine teşvikler verdi, sizler bu teşviklerden faydalanamıyor musunuz?

Yeni yeni teşvikler verilmeye başlandı. Fakat bizim okullarımızda öğretmen maaşları yüksektir. Sürekli güncellemek zorunda kaldığınız bir teknolojiniz var. Dolayısıyla biz bir öğrenciyi hakkıyla okutabilmek için en az 35 bin TL’ye almamız gerekir. Ancak;  şuanda kayıt tarihlerine göre 15-20 bin TL’ye öğrenci ancak alabiliyoruz. Devlet yeni teşvikte bizlere diyor ki, ben size 5.500 TL teşvik vereceğim, fakat siz kurum olarak veliden en fazla 5.500 TL daha alabilirsiniz, üstünü alamazsınız, diyor. O zaman fiyat 11 bin TL olacaktır ve biz bu fiyatlara havacılık eğitimi veremeyiz. Bu öğrencilere sadece diploma vermek yetiyorsa şuandaki liselerin hepsi bunu yapıyor. Caddelere sokaklara afişler asıp 3.900 TL’ye öğrenci alabiliyorlar. Şu anda havacılık okullarının işletmecileri sürücü kurslarından veya dershanelerden gelen insanlardır. Bunların içinde çok nadir havacılık sektöründen işletmeci göremezsiniz. Dolayısı ile bunları anlatmanın ne kadar zor olduğunu görebilirsiniz.

Bu alanda yurt dışından öğrenci getirebiliyor musunuz?

Bizim bu konuda çalışmalarımız vardı, yurt dışından ciddi oranda öğrenci getirmek istiyorduk, fakat FETÖ olayları nedeniyle milli ölçekli projelerimizi ertelemek zorunda kaldık. Çünkü bunun için bir kuruma gidildiğine kim olursanız olun hele ki sade vatandaş olarak gitmişseniz şüphe ile bakılıyor. Bu nedenle kendimizi ifade etme konusunda zorlanıyoruz. Dolayısıyla biz de karşımızdaki kişinin ne olup ne olmadığına şüpheyle bakmak zorunda kalıyoruz. Bu ve benzer konular ülkemize büyük zaman kaybı yaşattığı gibi tüm girişimcilerimizi büyük ölçüde demoralize ediyor ve yoruyor. Temennimiz bu yolda soruşturmaların tamamlanması, suçluların cezalandırılması, affedilen veya kandırılanların bir yöntemle sınırları belirlenmeli ve ülkemiz normal işleyişine yeniden döndürülmesidir. Yani yurt dışı için büyük bir projemiz var bunun için süreç bekliyor ve alt yapısı için çalışmalarımıza aynı milli ruh ile olacakmış gibi devam ediyoruz.