Türkiye’deki başarılı operasyonumuz Hyundai’in yatırım kararında etkili oldu
80 yıla dayanan birikimin neticesinde elde edilen tecrübeyi hem yurtiçinde hem de yurtdışında değerlendiren STFA Grubu, son dönemde özellikle yurtdışında hayata geçirdiği önemli projelerle de dikkat çekiyor. Ülkemizde ise son olarak Koreli Hyundai Elavator firması ile kurduğu ortaklığın önemine dikkat çeken STFA CEO’su Yetik Kadri Mert, yurtdışında önemli işlere imza atmaya devam edeceklerini belirtiyor.
Türkiye ile Kore ilişkilerinde 60. yılı kutlanıyor. Konu ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Türkiye ile G. Kore arasında tarihten gelen köklü ve güçlü bir dostluk bağı vardır. İki ülke arasındaki bu olumlu ilişkinin artması ve gelişmesi gerektiğine inanıyorum. Zaten iki ülke de kurulan dostluk köprüsünün güçlenmesi için karşılıklı bir çaba içinde. Bizim orada neler yapabileceğimiz konusu ise, hükümetimizin yol göstericiliğinde zaman içinde daha da şekillenecektir. Son 4-5 yılda artan yatırım ve işbirliklerine baktığımızda, Kore’nin Türkiye’ye olan yakın ilgisini görmek mümkün.
Birçok alanda Koreli firmaların Türkiye’de iş yapmak istediğini görüyoruz. Üçüncü ülkelere birlikte iş yapma önerileri geldiğini biliyoruz. Burada geliştirilebilecek projeler olabilir mi?
Bu tür çalışmalar yapılabilir. Kore teknoloji alt yapısı kuvvetli ve finansman kaynakları güçlü olan bir ülke. Kore Eximbank, Türkiye’deki projelere finansman sağlıyor. Türk müteahhitlerimizle de birlikte çalışmalar yaptıklarını görüyoruz. Türk müteahhitlerimiz bu çalışmaları daha sonrasında yurt dışındaki projelere de yansıtmaya başlayacaklardır. Zamanla Afrika, Ortadoğu gibi ülkelerde birlikte çalışmalar yapılabilir.
STFA olarak siz de Koreli Hyundai Elevator firmasıyla ortaklık kurdunuz. Ortaklığınız hedeflerinizi ve faydalarını aktarır mısınız?
Türkiye bir tek Koreliler için değil,yabancı yatırımcılar için önemli bir ülke.. Potansiyeli çok yüksek bir ülkeyiz. Bu potansiyel Hyundai asansör tarafından da önemle takip ediliyor. Asansör sektörü açısından baktığımızda başta İstanbul olmak üzere kentsel dönüşümle birlikte artan modern yapılar nitelikli ve kaliteli asansör ihtiyacını da öne çıkarıyor.
Yoğun nüfusuyla bu ihtiyacın özel bir Pazar yarattığı İstanbul ve Türkiye’nin diğer büyük metropollerinde şehirleşme aşamasında depreme dayanıklı ve teknolojik konutlar yapılıyor. Bu projeler yapılırken her türlü alt yapı ihtiyacı hesaplanıyor.. Bunun içinde de asansör önemli bir yer tutuyor. Hyundai Elevator ile işbirliği ve ortaklık süreci STFA ailesine katıldığımda başlamıştı.. Dünyada birçok kaliteli projeye imza atan Hyundai Elevator, global operasyonları arasında Türkiye’yi başarılı bir yabancı pazar olarak gördü. 2010 yılından bu yana HYUNDAI markasını asansör sektöründe kısa sürede STFA Grubunun gücüyle üst sıralara taşıdı. Ortaklık anlaşmasının imzalanmasıyla Hyundai Elevator; ileride üretim yapmayı da kapsayan bu yatırımla birlikte Türkiye’yi çevre ülkeleri de yöneteceği bir merkez olarak konumlandırmayı hedefliyor. Hyundai’nin Kore, Çin ve Hindistan dışındaki en yüksek başarı grafiğini ülkemizde yakalaması,yatırım kararının alınmasında etkili oldu. Hyundai Türkiye’yi, Güney Kore’den sonra ikinci bir
iç pazar olarak görüyor. Oldukça iyi bir alanda ortaklık yaptığımızı söyleyebilirim.
Asansör konusunda ülkemizde bulunan firmaların büyük bir kısmı yabancı firmalardan oluşuyor, fakat onlar da satış sonrası özellikle bakım konusunda sorunlar yaşıyor. Bu ve benzeri sorunları çözmek için nasıl bir sistem kuracaksınız?
Asansör sektöründe satış sonrası servis çok önem taşıyor. Bu nedenle kurumsal firmalar tarafından profesyonel bir biçimde hizmet verildiği zaman böyle sorunların olmayacağını düşünüyorum. Asansör sektöründe yaşanan sorunlar genellikle teknik sorunlardır. Eğitimli, nitelikli bir servis ekibine sahip olmak çok önemli. Türkiye’ye baktığınızda bu noktalara gerekli önemi verenlerin uluslararası standartları yakaladığını görebiliyoruz..T ürkiye’de üretim yapan Global firmalar dünyadaki en kaliteli ürünlerini ülkemizdeki tesislerinde ortaya koyuyorlar.
Asansör kullanımında ürünün kalitesi kadar kullanıcıların tutumu da belirleyici. Asansörler ve yürüyen merdivenler, artık yaşamımızın bir doğal parçası haline geldi. Yüksek katlı binalardaki ev ve ofis yaşamımız dolayısı ile gün içinde birçok kez kullanıyoruz. Dolayısıyla bu ürünlerin öncelikle güvenli olması gerekiyor. Hyundai Asansörler çok çeşitli güvenlik testlerinden geçerek üretiliyorlar. . Bahsettiğiniz tehlikeyi yaratan unsur merdiven altı üretim ile yetersiz bakım ve denetimdir. Bu da kazalara davetiye çıkarıyor. Son dönemde artan denetimler ile birlikte kaza oranları azalsa da dikkat edilmesi gereken bir konu. Bu sorunun azaltılması ve uzun vadede de olsa giderilmesi için asansör firmaları ve denetleyici kuruluşlar kadar son kullanıcılara da büyük görevler düşüyor. Asansörlerin bakımlarının yetkili firmalarca yapılmasına, aylık ve yıllık bakımlarının aksatılmamasına ve yetkili servisler tarafından bakımlarının yapılmasına dikkat edildiği sürece güvenlik endişesi en aza inebilir.
STFA olarak diğer Türk müteahhitlerimizle bir araya gelip bu alanda beklentilerini sordunuz mu?
Şu anda ilk önce hızla büyüyen pazarda yerimizi almak için gerekli eğitim sürecinin tamamlanmasını bekliyoruz. Burada Türkiye’deki en iyi ekibi kurmak istiyoruz ki yaptığımız işin arkasında duralım.
STFA olarak yurt dışında inşaat projeleri yürütüyorsunuz. Yaptığınız çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?
STFA İnşaat Grubu olarak; 79 yılda 24 ülkede yürüttüğümüz faaliyetlerle bugüne kadar yaklaşık yüzde 70’i yurtdışında olmak üzere 35 Milyar ABD Dolarının üzerinde iş bitirme deneyiminine sahibiz. Şu anda Kuveyt, Fas, Umman, Katar başta olmak üzere farklı coğrafyalarda önemli projeler yürütüyoruz.
Katar’da Doha Gold Line Metro projemiz devam ediyor, 4 milyar dolar bedelli bu projeyi ortaklarımızla yürütüyoruz. Umman’da Bid Bid Sur yol inşaatı, Khasab-Tibat Yolu Projesi, Salalah Deşarj Projesi, Musannah Arıtma Tesisi ve Musannah Balıkçı Barınağı Projeleri ise devam ediyor. Kuveyt’teki ilk projemiz olma niteliğini taşıyan Servis Limanları Projesi devam ediyor. Ayrıca Fas’ta ki ilk projemiz olan Safi Limanı Projesinde çalışmalar devam ediyor. Yine Fas’ta üstlendiğimiz Nador limanı projesinde çalışmalar başladı.
Türk müteahhitlerimizin artık bir üst lige çıkması isteniliyor. Bundan sonraki süreçte yıllık 20-25 milyar dolarlık iş potansiyeli oluşturabilir miyiz?
Uluslararası inşaat sektörü dergisi ENR (Engineering News Record) yayınladığı “Dünyanın En Büyük 250 Müteahhidi listesine Çin’den sonra en fazla taahhüt şirketi ile giren ülke Türkiye. Dolayısıyla potansiyelimiz elbette var. Ancak biraz daha zamana ihtiyacımız var. Bu alanda marka olmalıyız. Bir üst ligimiz odur. Dünyaya baktığınızda 25 milyar dolar ve sütünde iş yapan müteahhitler bulunuyor. Bu firmalara baktığımızda iş yapabilirlik açısından Türk müteahhitlerimizden çok büyük farkları görünmüyor. Bu perspektifle potansiyelimizi doğru değerlendirerek yurt dışında daha büyük başarılara imza atılacağına inanıyorum.
Bizde müteahhitlik sektörüne baktığımızda genelde aile firmaları bulunuyor. Bu nedenle bir üst lige çıkmak için ortaklıklar yapmamız gerektiğine vurgu yapılıyor.
Bu süreci biraz daha hızlandırmanın yollarından birisi de satınalmalar yaparak büyümek. Büyümeye çalıştığınız ülkelerde inceleme yaparak uygun fırsatları değerlendirmek ve bu satın almalar ile büyümek mümkün. Onları da kendi kültürünüzle bütünleştirerek doğru büyüme sağlayabilirsiniz. Yabancı firmaların da bu stratejiyi uyguladığını görebiliyoruz. Bugün gıda sektöründe de satın almalarla büyümeler gerçekleşiyor. Aynı mantıkla müteahhitlikte de hızlı büyüyebiliriz.
Bir başka önemli hususta yurt dışında büyük inşaat işi alabilmeniz için siyasi olarak da ilişkilerin iyi olması gerektiğine vurgu yapılıyor. Bugün yaşanılan siyasi olaylar yurt dışı müteahhitlerimizin iş almasına da etki ediyor mu?
Bizim yaptığımız projeler genellikle alt yapı projeleridir ve bu konudaki karar merkezleri de yerel yönetimler veya merkezi kamu ihaleleriyle gerçekleşiyor. Burada da doğal olarak politika, iki ülke arasındaki ilişkiler çok önemli oluyor. Türk müteahhitleri açısından da dünyanın farklı ülkelerinde, o ülke ile kurulan hükümetler düeyindeki olumlu ilişkiler çok önemli.
Bugün başta Rusya olmak üzere alt yapı projelerinin giderek azaldığı hatta bittiği ifade ediliyor. Siz bu düşünceye katılıyor musunuz?
Alt yapı projeleri dediğinizde çok geniş bir kavram ortam çıkıyor. Siz eğer ülke olarak teknolojiyi takip edip ona göre gerekli adımları atıyorsanız alt yapı çalışmalarının bitme olasılığı yoktur. Sadece şekil değiştiriyordur. Ayrıca ülkererin ekonomik durumları da bu yatırımların ötelenmesini getirmektedir. Özellikle Rusya gibi ülkelerde alt yapı projelerinin bitme olasılığını görmüyorum. Burada önemli olan ülke olarak sizin bu yatırımlara nasıl ve hangi süreçte kaynak ayırabileceğinizdir. Dolayısıyla bu durum ekonominin gelişimine göre uzun vadeli planlarla hangi alt yapı, hangi teknolojiyle nasıl yapılacağının planlanması gerekiyor.
STFA olarak enerji alanında yatırım yapıyorsunuz, bu alandaki hedeflerinizi aktarır mısınız?
Enerji tüm dünyada kritik öneme sahip bir sektör. Bizim de doğalgaz dağıtım alanında Enerya şirketimiz var. Enerya markası ile 11 şehirde 3,6 milyar yıllık gaz hacmimiz ve 1 milyonu aşan abone sayımızla Türkiye’nin en yaygın ikinci doğal gaz dağıtım şirketiyiz. Türkiye’de doğalgazın gitmediği çok az ilimiz kaldı, onlar da yakında tamamlanacaktır. .
Enerji alanında karlılığın giderek düştüğü belirtiliyor.
Karlılığa bakarken üretim alanına bakmak gerekli. Burada serbest pazar koşullarının oluşması öncelikli. Maliyet bazlı bir pazar yapısı oluşturulabilirse karlılıklar da düzenli hale getirilebilir. Bu gerçekleşmez ise özel sektör yatırımlar yapamayacaktır. Bu şartları oluşturma yolunda uzun yıllar ilerleme sağlandı fakat son 3-5 sene biraz daha yavaşlamaya başladı. Bundan sonraki süreçte ekonomi de büyüme sağlanabilirse yatırımalr da hızlanacaktır. Yenilebilir enerji yatırımlarında hızlı gelişmeler yaşandı. Türk insanı çok girişimcidir. Güneş ve rüzgar projelerinde her ne kadar gelişmiş ülkelerin gerisinden geliyorsak da çok hızlı bir şekilde açığı kapatacağımızı düşünüyorum.
EK:
STFA Hakkında: STFA 1930’lu yılların sonunda henüz Türkiye’de inşaat sektörünün yabancıların elinde olduğu, ülkede makina, ekipman ve kalifiye işgücünün bulunmadığı zor bir dönemde, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden sınıf arkadaşı ve üstün yetenekli iki mühendis olan Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya tarafından kuruldu. Yaklaşık 30 yıl ülkede altyapı sektöründe çeşitli projelere imza attıktan sonra 1972’de Libya’da Tripoli Liman inşaası projesini kazanarak, yurt dışında iş alan ilk Türk Müteahhidi ünvanını elde eden STFA, daha sonra bu başarıyı diğer projelerle arttırdı ve Suudi Arabistan’da 1978’de, Mısır’da 1981’de, Iran’da 1983’de, Tunus’da 1984’de, Pakistan’da 1992’de, Oman ve Katar’da 2000’de, Hindistan’da 2001’de iş alan ilk Türk Müteahhidi olarak inşaat sektörünün önemli aktörlerinden birisi oldu.
STFA Grubu bugün; inşaat, doğalgaz dağıtım, enerji ve iş Makinaleri Distirbütörlüğü , alanlarında faaliyetlerini sürdüren Türkiye’nin tanınmış ve saygın şirketlerinin arasında yer alıyor. 1938 yılında Sezai Türkeş ve Feyzi Akkaya ortaklığında kurulan STFA İnşaat Grubu, sektöre kazandırdığı “İlk”ler ile Türkiye’deki başarısını küresel platforma taşımayı sürdürüyor.
Hyundai Elevator Hakkında: Kore’nin en büyük holdinglerinden biri olan HYUNDAI, üstün teknolojik donanımı ve uzmanlığıyla 1984 yılında girdiği asansör pazarında günümüze kadar birçok akıllı bina çözümüne imza attı. Sektöründe yüksek üretim hacmi ile çalışan Kore devi Hyundai, günümüze kadar 100.000 ünitenin üzerinde üretim gerçekleştirmiştir. Kore’de 205 m. yüksekliğinde asansör test kulesine sahip olan Hyundai, 65 ülkede faaliyet gösteriyor. Dünyada birçok metro ve tren istasyonlarının yanı sıra çeşitli havalimanları, iş merkezleri ve gökdelenler gibi büyük ve kaliteli projelere imzasını atan HYUNDAI; 2010 yılı başında Türkiye pazarına girmiştir. Ürünlerinin sahip olduğu akıllı teknoloji, yüksek hız kapasitesi ve konfor ile rakiplerinden ayrışmaktadır. En yeni teknoloji kullanılarak sunulan estetik ve çevre dostu asansörlerini, Türkiye ve bölge ülkelerdeki prestijli projelere tesis ederek modern binalar ve yapılarda hızlı, konforlu ve sorunsuz bir ulaşım sağlayan Hyundai Elevator, yenilikçi çözümlere imza atmaya devam ediyor. Türkiye’de saygın projelere asansör, yürüyen merdiven ve yürüyen bant sağlayan Hyundai Elevator Türkiye; Metropol İstanbul, Diyarbakır Havalimanı, Üsküdar – Ümraniye – Çekmeköy Metro hattı, Folkart Towers, Nidakule Ataşehir-Levent, Varyap Meridian, Water Garden, Manzara Adalar, İstanbul Adalet Sarayı, Ülker Arena, Nurol Tower, Maya Anatolium AVM, Başarı Holding Ofis Binası, Suryapı Marka AVM ve Kayseri Entegre Sağlık Kampüsü gibi birçok farklı ve prestijli projede sahip olduğu ileri teknoloji ürünler ile fark yaratıyor. Ürünlerini her zaman daha güvenli, daha konforlu ve daha tüketici odaklı bir yaklaşım ile tasarlayan Hyundai Elevator birçok farklı ürün grubunda hizmet vermektedir.