Küresel ekonomide önemli değişimler görebiliriz

İstanbul geçtiğimiz günlerde önemli bir finans zirvesine ev sahipliği yaptı.  Destek Yatırım Menkul Değerler’in organizasyonunda gerçekleşen İstanbul Finans ve Yatırım Zirvesi birbirinden değerli ekonomistleri bir araya getirdi.

Bu organizasyonla finansal okur yazarlılıkta farklılığını ortaya koyan Destek Yatırım’ın Araştırma Müdürü Murat Tufan ile zirveyi, projelerini, dünya ekonomisini, öngörülerini konuştuk. Tufan, önümüzdeki süreçte gerçekleşecek ve hali hazırda gerçekleşmiş majör jeopolitik olayların dünya ekonomisini yeniden şekillendirdiğine dikkati çekiyor.

Ülkemizde döviz kurlarının geleceği konuşulduğu zaman sadece ülkemizdeki verilerden yola çıkamıyoruz. Küresel bir ekonominin içinde doğru nasıl tespit yapılır?

Türkiye için bir değerlendirme yaparken sadece ülkemizin büyüme oranı, işsizlik oranı, makro bilgiler sadece kuru etkileyen unsurlar değildir. Bu veriler sadece destekleyici bilgiler olmaya başladı. Özellikle 2008 yılından sonra dünyaya merkez bankaları yön vermeye başladı. 2008 yılı krizinden sonra Amerika’nın yüksek miktarda para basması sonrasında ise bu parayı ülkesine geri çekmek istemesiyle FED’in faiz kararı dünyadaki tüm merkez bankalarının karar organlarını etkiledi. Dolayısıyla bugün bizim Merkez Bankamızın da Avrupa veya Japonya’daki Merkez Bankalarından farklı bir politika izlemesi mümkün olmuyor. Bu nedenle bizdeki toplantılarda da en önemli konu dünyadaki riskleri incelemek oluyor. Türkiye’nin enflasyon oranı gibi makro datalar elbette önemli ancak küresel piyasalardaki gelişmelerin TL varlıkları üzerindeki etkisi yadsınamaz. Diğer yandan Brexit referandumu sonrası AB’nin geleceğine yönelik endişelerin artması ve yaşanan terör olaylarının da kurlar üzerinde önemli etkileri olduğunu görüyoruz. Makro dataların yanında bundan sonraki süreçte siyasi gelişmelerin kurlar üzerinde önemli bir etkisi olacak.

Brexit oldu sırada ne var?

Son günlerde gündemin ana maddesi olan Brexit referandumunda %51,9 oy oranı ile birlikten ayrılma yönünde karar çıktı. Referandum sonuçlarının parlamento tarafından onaylanması durumunda AB ile ilişkilerin kesilmesi için iki yıllık bir süre var. Küresel piyasalara yaşanan yüksek volatilite ile merkez bankaları ek tedbirler alabilir. İngiltere Merkez Bankası referandum sonrası oynaklığın artması ile istikrarın sağlanması için gerekli adımların atılacağına yönelik açıklamalarda bulundu. Artan risk algısı ve belirsizlikler ile FED 2016 yılına ait faiz projeksiyonlarında revizeye gidebilir. Bu yıl içerisinde zaten “bir” olan faiz beklentisi gelecek yıllara ertelenebilir. Avrupa Merkez Bankası’nın bölgede artan istikrarsızlık karşısında atacağı adımlar merak konusu. Japonya Merkez Bankası piyasalara müdahale edebilir. BoJ üzerindeki parasal genişlemenin artırılması baskının artabileceğini ve negatif faiz bandında aşağı yönlü hareketler izlenebilir.

Bu durum karşısında Avrupa’da nasıl bir gelecek bekliyorsunuz?

Birlikten ayrılmalar olsa dahi bunlar hemen gerçekleşmiyor. Minimum 7 yıl gibi bir sürenin geçmesi gerekiyor. Hem Avrupa açısından hem de İngiltere açısından zorlu bir süreç şu anda başladı. Bu noktada Avrupa Birliği’nin ülkeleri ikna etmesi ve taviz vermesi gerekiyor. Aksi taktirde İngiltere dışında Finlandiya, Fransa, İspanya ve Yunanistan gibi bir çok ülke, parasal birlikten çıkmak için referandum sürecine girebilir. Bölgede yaşanan terör ve mülteci olayları birik içerisinde sağ kanadın yükselmesine neden oluyor. Öyle ki referandum sonrası Fransa ve Hollanda’dan referandum çağrıları geldi. Buradan Batı’nın Avrupa Birliği algısının değiştiğini ve gelecek dönemde Birlik yönüne tartışmaların devam edeceğini gösteriyor. İngiltere’nin ayrılması sadece siyasi anlamda değil ekonomik yönden de bölgeyi olumsuz etkileyecek potansiyele sahip. İngiltere ihracatının %50’sinden fazlasını AB ülkelerine yapıyor. Diğer taraftan çok uluslu büyük şirketlerin İngiltere’ye yatırım yapmaktan kaçınacağı yönünde endişeler öne çıkabilir. Bölgede siyasi endişelerin artması zaten zayıf olan ekonomik aktivite ile birlikte Euro,da değer kayıpları artabilir. Avrupa Merkez Bankası’nın piyasalarda istikrarı sağlamak için faiz indirimlerine devam etmesi ve parasal genişleme tabanını artırması Euro’da kayıpları derinleştirebilir.  

Böyle bir dönemde dünyadaki ticaret hacmi nasıl şekilleniyor?

Dünyada şu anda büyüme sorunu var. OECD ve IMF gibi  uluslararası kuruluşlar ; Amerika, AB veya diğer ülkeler için büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmeye devam ediyor. Bunun dışındaki bir diğer sorun da finansal piyasadaki rakamlarla ülkelerinin büyüme oranlarının birbirlerini desteklemediğidir. ABD borsaları sürekli yükselirken, ülkenin büyüme oranı ise yerinde sayıyor.

Euro Bölgesi’nin geleceğine yönelik endişelerin artması ile dolar ve yen güvenli varlık alımları değer kazanımları yaşarken gelişmekte olan ülke para birimlerinde sert değer kayıpları yaşanabilir. Bu durum zaten zayıf olan küresel talepte yeni dipler görülmesine neden olabilir. Diğer yanda  güçlü dolar petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturabilir. Böyle bir sonuç ticaret hacminde yaşanan düşüşleri derinleştirebilir. 

İstanbul Finans ve Yatırım Zirvesi’ni düzenlediniz. Yapılan zirve sonrası bir değerlendirme yapar mısınız?

Finans sektöründe bir çok firma finansal okuryazarlık konusunda çalışmalar yaptıklarını belirtiyorlar. Bu konuda bir seferberlik başlatılmış gibi duruyor. Fakat yapılan işlerin genel olarak vatandaşa temas etmediğini içlerinin boş olduğunu görüyoruz. Biz ise Destek Yatırım olarak samimi bir şekilde hareket ediyoruz. A’den Z’ye piyasayı halka anlatmak istiyoruz. Geçtiğimiz yıl 7 tane ekonomisti bir araya getirdik. Aynı şekilde Mayıs ayında Marmara Ekonomi Zirvesi’ni sahiplendik ve yine organizasyonunu üslendik. Burada hem finans öğrencilerine destek olduk, hem de önemli ekonomistleri getirdik.  Son olarak İstanbul Finans ve Yatırım Zirvesini gerçekleştirdik. Birbirinden değerli ekonomi profesörleri, sektörden değerli isimler katıldı. Vatan Gazetesi Yazarı Ali Ağaoğlu, Prof. Dr. Kerem Alkin, Prof. Dr. Emre Alkin, Prof. Dr. Özgür Demirtaş, HSBC Küresel Piyasalar Grup Başkanı Fatih Keresteci, Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu gibi çok önemli isimler katıldı. Ben de panellerden birinin moderatörlüğünü yaptım. Destek Yatırımdan ayrıca, Ahmet Mergen, İnci Özkasnak Özbek gibi önemli yöneticiler vardı.

Ramazan ayı dolayısıyla katılımın yoğun olmasını beklemiyorduk. Ancak öyle bir ilgiyle karşılaştık ki salon kapasitesini 200’den 400’e çıkarmak zorunda kaldık. Bu durum şunu gösteriyor, Türk toplumu finansal bilgiye ihtiyaç duyuyor, öğrenmek istiyor. Biz de bunu gördüğümüz için ilerleyen dönemde daha da etkin çalışmalar ortaya çıkartacağız. Burada konuşulan konu 2008 yılı krizi oldu. Bernanke’nin 2008 krizini anlatan kitabını Türkiye’ye getirdik. Kitapta 2008 yılı krizini dünyanın yaşadığı ekonomik buhrandan sonra yaşanan en büyük kriz olarak anlatıyor. Yapılan zirvede 2008 yılı krizi sonrası bugün ekonomik krizin halen devam ettiği fakat boyut değiştirdiğinin üstünde duruldu. Bugünkü yaşanan en büyük sorunların terör, büyüyememe sorunları, finansal rakamlarla işsizlik veya enflasyon rakamlarının birbirini desteklememesi, insani değerlerin giderek aşağı yönlü değiştiği ve mülteci krizi olduğu ifade edildi. Bu noktada Kerem Alkin, TOKİ’nin artık konut yapmamasına vurgu yaptı. Ali Ağaoğlu ile Almanya’nın yaptığı en önemli hamlenin mültecileri kabul etmesi olduğunu dile getirdi. Destek Faktoring Genel Müdürü Özgür Akayoğlu ise 2008 yılı ve sonrasının faktoring sektörüne etkilerini değerlendirdi ve faktoring sektöründe sorunlu kredilerin %60 oranında arttığını, karlılığın %40 düştüğünü ve emtiada ciddi sorunlar olduğunu belirttiler.