Tabanca üretiminde Dünya da ilk on firma arasındayız

Türkiye’nin savunma sanayi ithalatında yaşadığı zorluklar karşısında kendi ürünlerimizi üretmek ve yerlilik oranını arttırmak için çalışmalar giderek hızlanıyor. 2012 yılında, makineli tüfek üretimi ve bunun neticesinde kolluk kuvvetlerimizin yerli silah kullanması konusunda gerekli dosyaları SSM’ye ilettiklerini belirten Samsun Yurt Savunma Genel Müdürü Cahit Utku Aral, eğer o dönemlerde gerekli kararlar alınsaydı bugün bedel ödemeyeceğimize vurgu yaparak, Türkiye’nin savunma sanayiinde önünün açılması gerektiğini belirtti. 

Sayın Aral, ülkemizde genel silah sanayinin geldiği nokta ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz ve gelişimi ile ilgili yapılması gerekenler hakkında bilgi verir misiniz?

Silah sanayini hafif ve orta olarak gruplandırırsak, hafif silahın birinci segmenti olan taşınabilir silahlarda çok yakın bir zamanda iyi bir noktaya geleceğimiz düşüncesindeyim.  Ocak 2017’ye kadar uzun bir süre uzun namlulu silahların özel sektör firmaları tarafından üretimi mümkün değilken ve belli bir süre de sadece ihracat kaydı ile mümkün iken, bugün özel sektörün top sistemlerine kadar her türlü silahın üretimi izinleri MSB tarafından verilebilecek şekilde gerekli düzenlemeler yapılmıştır.  Bu çalışma bir önceki Savunma Bakanımız Sayın Fikri Işık tarafından gerçekleştirilmiş ve bu ayıp artık tarihin sayfalarına hapis olmuştur. Bu vesile ile; yıllardır tüm Savunma Bakanlarının önüne gelmiş ve hiçbir düzenleme yapılmamış bu konuda, kendilerinin gösterdiği irade için şükranlarımızı sunarız.  Bugün Canik olarak tabanca üretiminde Dünya da ilk 10 firma arasında yer almaktayız bu sebeple Türkiye’nin tabanca konusunda atması gereken bir adım günümüzde bulunmamaktadır. Piyade tüfekleri konusunda da bugün hem MPT-76 hem MTP-55 konusunda birçok firma çalışmaya ve üretime başlamıştır.  Ayrıca birçok özel firma, bu proje haricinde başka mekanik özelliklerde hem 7,62 hem de 5,56 kalibre piyade tüfekleri için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmaların sonucu olarak benim tahminim 3 yıl içerisinde Türkiye, bu alanda kendinden söz ettiren bir konuma gelecektir.

Türkiye’nin önünde acil çözüm üretmesi gereken hafif sınıf 5,56, 7,62 ve 12,7 kalibre makineli tüfek (makineli tüfekler piyade tüfeklerinden farklı olarak; şerit beslemeli, daha uzun menzilli ve dakikada atım sayıları daha fazla olan silah sistemleridir) projeleri bulunmaktadır. Samsun Yurt Savunma olarak 2012 yılından bu yana 12,7 mm makineli tüfek konusunda dosyalarımızı SSM’ye sunmaktayız. SSM halihazırda 2017 yılı içerisinde söz konusu proje için teklife çağrı dosyasına cevaplarını almış olmasına rağmen, söz konusu projenin kimin tarafından tasarlanıp, üretileceği konusu karara bağlamamıştır. Aynı durum 7,62 makineli tüfek için de geçerlidir.   Söz konusu projeler bizlerin talip olduğu 2012 yılında projelendirilseydi bugün kolluk kuvvetlerimiz yerli silahlar kullanıyor olacaktı. Türkiye yurt dışına döviz aktarmıyor olacak ve bu söz konusu silahlarda ambargolu pozisyona düşülmemiş olunacak idi. Bu projeleri delege etmemekten ötürü Türkiye, hala bedel ödemeye devam etmektedir ve delege edilmesinden sonraki 4-5 yıl boyunca da bu bedeli ödemeye devam edecektir. Kısacası karar noktasındaki yöneticilerimizin acilen bu konuda çalışmaları hızlandırması ve Türkiye’nin savunma sanayiinin önünü açması gerekmektedir.

Orta silahlarda ise, Türkiye’nin halihazırda ne bir hazırlık dosyası, ne de sanayide bir alt yapısı bulunmaktadır. 20, 25 ve 30 mm toplar bugün hem zırhlı kara araçlarımız, hem deniz platformlarımız, hem helikopterlerimiz, hem de uçaklarımızda aktif olarak kullanılmaktadır ve bu silahlarda tamamen ABD ve Avrupa’ya bağımlı kalınmıştır.  Söz konusu bağımlılık, Türkiye Savunma Sanayinin kendi kolluk kuvvetlerinin donatılmasında problemler yarattığı gibi; kara, deniz ve hava platformu üreticilerimizin de ihracat pazarlarında önünü kesmektedir. Türkiye, makineli tüfek üretiminde yerli firmalara uygulanan kısıtlamalardan ötürü bugüne kadar tecrübe kazanamadığından, orta sınıf kalibrelerin tasarımına veya üretimine de yönelememiştir. Bu sebeple bu kapsamda da acilen çalışma başlatılması gerekmektedir.

Yerli silah sanayimizin güvenlik güçleri tarafından kullanımıyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Başta bir konuyu açıklığa kavuşturmamızın önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye tabanca konusunda başka ülkelere muhtaç ve yabancı ülkelerin uygulayacağı ambargolar neticesinde yerli firmalara yönelme durumunda olan bir ülke değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın vermiş olduğu talimat esasında yanlış anlaşılmıştır, Cumhurbaşkanımız 1.500 adet tabancadan değil Sig Sauer marka piyade tüfeği sınıfı silahtan bahsetmiştir. Söz konusu marka genelde toplumun zihninde tabanca üretimi ile yer yaptığından Cumhurbaşkanımızın bu mesajı tabanca özelinde değerlendirilmiştir. Şunu çok açıkta söyleyebiliriz ki Sig Sauer Firması Emniyet Teşkilatımızın ihalelerine ilk olarak 2014 yılında katılmış ve testleri dahi geçememiş, ihaleden elenmiş ve söz konusu ihaleyi Canik kazanmıştır. Daha sonra 2015 yılındaki ihalelere katılmış ve söz konusu ihaleyi anca tamamlamasına rağmen, ihaleyi yine Canik kazanmıştır. Bu tarihten itibaren de bir daha hiçbir ihaleye katılım göstermemiştir.

Canik olarak söz konusu firma gibi birçok yabancı firma ile uluslararası ihalelerde karşı karşıya gelmekteyiz ve Canik performans olarak çoğu zaman tüm firmaların bir adım ilerisinde başarı göstermektedir. Ne Türkiye Askeri Kuvvetleri ne de Türkiye Emniyet Teşkilatı uzun yıllardır yabancı marka tabanca kullanmamaktadır ve bu şartlarda böyle bir alımın yapılıyor olması Türkiye açısından kabul edilebilir değildir. Belli devlet kurumları Savunma Sanayi Müsteşarlığımız Silah Dairesine yurt dışından ucuza tabanca getirmek için girişimlerde bulunmaktadır ki bu girişimlerin tek amacı ticaridir. Fakat Silah Dairemiz gücü yettiğince bu talepleri geri çevirmekte ve talepleri yerli tabancalara yönlendirmektedir. Umarız Cumhurbaşkanımızın bu talimatı SSM’nin de bu konuda elini kolaylaştırmış olacaktır.

Türkiye’nin piyade tüfeklerinde de aldığı ilerleme göz önüne alınarak bu çerçevedeki tüm taleplerin de yerli üreticilerden yapılması tek doğru olacaktır. Aksi bir tedarik artık ne düşünülmeli ne de konuşulmalıdır.

Yerli silah sanayinin dış pazardaki durumu ve gelişimini değerlendirir misiniz?

Daha önce de bahsettiğim gibi Canik, tabanca üretiminde dünyadaki ilk 10 marka arasında yer almaktadır ve Türkiye’nin tabanca ihracatının %70’ini tek başına gerçekleştirmektedir. Canik TP9SFx modelimiz ABD’de 2017 yılı yılın tabancası ödülünü kazanmıştır. ABD yanında bugün Danimarka’nın Yeni Resmi Silahı projesinde son 5 firma arasında yer almaktadır.  Bugün halihazırda Türkiye kolluk kuvvetleri yanında Ukrayna Sınır Güvenlik Komutanlığı, Kamerun Ordu ve Polisi, bir kısım Güney Afrika Polisi birçok kolluk kuvveti Canik marka tabancaları tercih etmektedir.  Avrupa Birliği için kurmuş olduğumuz Hamburg merkezli dağıtım ağımız sayesinde bugün, silahlarımız Avrupa Birliğinin çoğu ülkesinde kullanılmaktadır. Asya’nın önemli ülkelerinden olan Malezya ile son aşamaya gelinmiş ve umarız 2017 yılı itibari ile Malezya Polis Kuvvetlerinin envanterine de girilmiş olacaktır. Kısacası firmamız, dış pazarlardaki konumunu her geçen gün güçlendirmekte ve gelişimini hızla devam ettirmektedir.

Umarız bizim tabancada yakaladığımız başarıyı piyade tüfeği konusunda çalışma yürüten firmalarda yakalayacaktır. Dünyanın en büyük hafif silah pazarı olan ABD’de yarı-otomatik piyade tüfeklerinin ithalatında ciddi kısıtlamalar bulunmakta ve bu kısıtlamalar ile yerli üretimleri koruma altına alınmaktadır. Buna rağmen piyade tüfeklerinin günümüz konjonktüründen ötürü hem yurt içinde hem de yurt dışında ciddi satış potansiyeli bulunmaktadır.  Umarız en yakın zamanda Türkiye bu pazardan pay almaya başlar ve ülkenin katma değerli ihracat rakamlarını arttırır.

Cumhurbaşkanımız ABD’yi işaret ederek onlara muhtaç değiliz şeklindeki değerlendirmesiyle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Daha önce de belirttiğim gibi; Türkiye’nin Sayın Cumhurbaşkanının bahsettiği ürünlerde halihazırda yurt dışına bağımlılığı zaten bulunmamaktadır. Bu ürünlerin tedariki yurt dışından yapılamıyor olduğu için yurt içine yöneliyor olacağız gibi bir algı, bizim gibi Uluslararası pazarda konusunda liderliğe göz dikmiş bir firma için haksızlıktır ki Sayın Cumhurbaşkanı sadece bürokrasiye hassasiyetini belirtmek için bu vurguyu yapmıştır.  Türkiye deki herhangi bir kurumun bahsi geçen tabanca ve tüfekleri artık hiçbir şart altında buna ticari menfaatler dahil ithal etmek aklının ucundan geçmemelidir. Bugün bunun en güzel örneği Rusya’daki AK47 (Kalaşnikof) tüfeklerinin yaygınlığıdır. Rusya’da en standart seviyedeki askerden Sayın Putin’in korumalarına kadar tüm kolluk ve güvenlik kuvvetleri Rus yapımı aynı silahı kullanmaktadır ve başkanın korumalarının dahi aklına AK47 yerine daha özellikli diye Sig Sauer kullanmak gelmemektedir. Bizimde bu konularda artık milliyetçi düşünmemiz gerekmektedir.